“11 Eylül”ün 15. yılında İslam dünyası (11.09.2016) Türkiye Gazetesi

ABD’nin New York ve Washington şehirlerine sivil uçaklarla gerçekleştirilen terör saldırılarının üzerinden 15 yıl geçti. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişti. Gerçekten de 2001 öncesi dönemle karşılaştırıldığında uluslararası ilişkilerde birçok şey değişti. Ama 11 Eylül sonrası hiç kesilmeden devam eden stratejik depremler en çok Orta Doğu coğrafyasını, daha geniş bir alanda da İslam dünyasını sarstı. Bu sarsıntıların kısa sürede dinmesini de kimse beklemiyor.

11 Eylül 2001 günü 265 kişi 4 yolcu uçağında, 2606 kişi New York’taki İkiz Kuleler ve civarında, 125 kişi de Washington’daki Pentagon binasında olmak üzere toplam 2996 kişi hayatını kaybetti. 6000’den fazla kişi de o terör saldırılarından yaralı olarak kurtulabildi.

Saldırıları planlayan ve gerçekleştiren El Kaide örgütü ve bu örgüte barınma imkânı sağlayan Taliban’a karşı ABD tarafından Ekim 2001’de Afganistan’da askerî operasyon başlatıldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Afganistan operasyonunda ABD’ye gerekli hukuksal zemini sağladı. Afganistan’daki ABD silahlı kuvvetlerinin ve BM gücünün mevcudiyeti hâlen devam ediyor.

ABD 2003’ün Mart-Mayıs aylarında Irak’ta Saddam Hüseyin yönetimini devirmek için bir operasyon yürüttü. Irak’ın Kurtuluşu adı verilen bu operasyona “İstekliler Koalisyonu”nu oluşturan 48 devlet çeşitli düzeylerde askerî destek vererek katıldı. Saddam Hüseyin devrildi, yakalandı, yargılandı ve Aralık 2006’da idam edildi. ABD Başkanı Barack Obama Irak’taki Amerikan işgal birliklerinin büyük bölümünü 2013 sonundan itibaren geri çekti. Fakat Haziran 2014’te bu kez DAEŞ’le mücadele için ABD ordusu Irak’ta yeniden operasyonlar yürütmeye başladı.

Bush yönetimi Temmuz 2004’te ilan ettiği Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi kapsamında Afganistan’dan Moritanya’ya uzanan geniş bir alanda yer alan 23 ülkede “ekonominin ve sosyal hayatın liberalleşmesi” hedefine dönük olduğunu ilan ettiği çalışmalar yürüttü. Bush ve projenin gerçek mimarı Condoleezza Rice’a göre, “bölge ülkelerinden kaynaklanan terörizmin önüne geçilebilmesi için topyekûn bir dönüşüm” gerekliydi. 2006’daki İsrail-Lübnan savaşından sonra bu proje yavaşladı. 2009’da Obama göreve başlayınca da tamamen durduruldu. Ama 2010’da bazı Arap ülkelerinde yaşanmaya başlayan olaylar, Bush döneminde atılan tohumların bunda etkili olup olmadığı sorusunu akla getirdi. Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn ve Suriye Arap dünyasındaki siyasal çalkantıların en çok yaşandığı yerler oldu. Libya, Yemen ve Suriye’de, bölgesel ve küresel aktörlerle terör gruplarının müdahil olduğu çatışmalar derinleşerek devam ediyor. Mısır’da demokrasinin ömrü kelebek ömrü kadar kısa sürdü. Bölgenin geneline bakıldığında, “Arap Baharı” sonrası Orta Doğu’da despotik yönetimler güç kazanırken, bölgesel istikrarsızlık artmaya devam etti.

11 Eylül 2001’den bugüne Orta Doğu ve çevresinde yaşananlar elbette bundan ibaret değil. Çad’dan, Somali’ye, Nijerya’dan Sudan’a, Pakistan’dan Endonezya’ya kadar birçok ülkede birbiriyle doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılı birçok terör olayı yaşandı. Bölgede iktidarlar değişti. Ülkeler bölündü. Çok uluslu askerî operasyonlar yürütüldü.

11 Eylül günü ABD’de hayatını kaybedenlerin sayısı 2996’ydı. O günden bu yana Orta Doğu ve çevresindeki askerî operasyonlarda, iç savaşlarda veya terör saldırılarında kaç sivilin hayatını kaybettiğinin, kaçının yaralandığının hesabını yapmak ise mümkün değil. Ortada hiçbir sağlıklı veri yok. Afganistan’da 2001 sonundan bugüne kadar öldürülen sivillerin sayısının 50.000’in üzerinde olduğu söyleniyor. Rakamı 200 bine kadar çıkaranlar var. Irak’ta 2003’ten bu yana 250 binden fazla sivil ölümü söz konusu. Bunun 1 milyon olduğunu söyleyen kaynaklar da var. Sadece 2016 yılının ilk 8 ayında ölenlerin sayısı 10.085 kişi. Suriye’de 2010’dan bu yana en az 600 bin insan öldürüldü. Bunların bir bölümü kimyasal silah kurbanı. Gazze’de 2008’den bu yana en az 4500 Filistinli öldürüldü. Libya’da 10 bin, Yemen’de 15 bin kişinin iç savaş kurbanı olduğunu biliyoruz. Pakistan’da 2001’den bu yana çatışmalarda ölen sivil sayısı 22 bin. Bunların bir bölümü NATO ve ABD bombardımanlarında hayatlarını kaybetti.

“11 Eylül’den sonra bölge ülkelerinde öldürülenlerin, yaralananların, Akdeniz’de, Ege’de boğulanların, mülteci durumuna düşenlerin, 11 Eylül 2001 günü ABD’de terör kurbanı olanlar gibi tam sayılarını bilseydik ne değişirdi ki” dememeliyiz. İslam dünyasında yaşanan depremlerin kurbanlarının istatistiklerde dahi yer almaması nasıl büyük bir saldırıyla karşı karşıya olunduğunu göstermiyor mu?

Kaç bayram geçiyor, yıllardır bu kara tablo bir türlü değişmiyor… Kurban Bayramınız mübarek olsun.