ABD’nin gizli servisi denilince akıllara Merkezî Haber Alma Teşkilatı (CIA) gelir. Hâlbuki bu ülkenin tam 18 ayrı -resmî- istihbarat teşkilatı bulunmaktadır. CIA bunlardan sadece biridir. 1981’de dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan tarafından yürürlüğe sokulan bir kararname ile tüm bu farklı teşkilatlar Millî İstihbarat Direktörlüğü altında bir araya getirilmiş ve bu yapılanmaya Millî istihbarat Topluluğu (National Intelligence Community) adı verilmiştir. Topluluğa bağlı birimler arasında ClA’nin yanı sıra, elektronik istihbarattan sorumlu Millî Güvenlik Ajansı (NSA), Millî Uzay İstihbarat Ajansı (NSIC), Millî Gözetleme Ofisi (NRO), hava, deniz, kara, sahil güvenlik kuvvetlerinin istihbarat ajansları ve özel ihtisasları bulunan çok sayıda başka kurum bulunmaktadır. Bu yapılanmanın direktör koltuğunda bugün Avril Haines oturmaktadır.
Millî İstihbarat Direktörlüğü her yıl, “Yıllık Tehdit Değerlendirmesi” adıyla bir rapor hazırlayarak bunu Kongre’ye sunmakta ve kamuoyuyla paylaşmakta. Direktörlüğün 2023 yılına ait raporu 9 Mart’ta açıklandı. Raporda, ABD’nin millî güvenliği açısından en üst sıralara yerleştirilen tehditler, önümüzdeki dönemde küresel seviyede yaşanabilecek büyük krizleri işaret eden nitelikte. ABD Başkanı Biden’ın 2022 Ekim’inde açıkladığı Millî Güvenlik Stratejisiyle büyük ölçüde örtüşen ama birçok açıdan daha detaylı veriler sunan bu rapor, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Kuzey Kore ve İran’ı ABD’nin çıkarları açısından tehdit olarak ismen sayıyor. Raporda ayrıca, iklim değişikliği ve çevre kirliliği, salgın hastalıklar, biyolojik silah geliştirme programları, nükleer silahların yayılması ihtimali, dijital otoriterlik etkisi, göç, sınır aşan organize suçlar, küresel terörizm vb. konular da ayrı başlıklar altında değerlendiriliyor.
Raporun girişinde yer alan bir cümlede, ABD ve müttefikleri ile Çin ve Rusya arasındaki stratejik rekabetin ilerleyen birkaç yıl içinde, önümüzdeki dönemi kimin ve neyin şekillendireceği hakkında belirleyici olacağı vurgulanıyor. Gelişmelerin, hâlen devam etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşının, “Rusya ile Batı arasında daha büyük bir ihtilafa dönüşmesi” tehdidi bağlamında cereyan edeceğinin altı çiziliyor.
ABD İstihbarat Topluluğuna
göre Çin, Xi Jinping’in üçüncü başkanlık döneminin başladığı 2023’te Tayvan üzerindeki “birleşme” baskısını daha da artıracak. ABD’nin Tayvan’a destek vererek Çin’in yükselişini engellemeye çalıştığını düşünen Xi, bu bağlantıyı zayıflatmak için yeni önlemler alacak. Çin’in Tayvan Boğazı ve Güney Çin Denizi’ndeki askerî görünürlüğü artacak. Xi’nin “sancak gemileri” olan Küresel Kalkınma Girişimi ve Küresel Güvenlik Girişimi ile Kuşak ve Yol Projesi bir arada uygulanarak, ABD ve Batı hâkimiyetindeki uluslararası kalkınma ve güvenlik çerçevelerine Çin liderliğinde alternatiflerin oluşturulmasına çalışılacak. Beijing yönetimi, ABD ordusuyla muhtemel birtopyekûn kapışma ihtimaline karşı Halk Kurtuluş Ordusunun (Çin ordusunun resmî adı) imkân ve kabiliyetlerini güçlendirmeyi sürdürecek. Dahası Çin yönetimi, ordusunun nükleer mimarisini yeniden yapılandıracak.
Çin’in, demokratik yönetimleri etkisizleştirmek ve ABD’nin liderliğini ortadan kaldırmak için Doğu Asya ve Batı Pasifik bölgeleri başta olmak üzere tüm dünyada ABD’ye karşı şüpheciliği artıran, açık, gizli, yasal, yasa dışı her yöntemle algı operasyonları yürüttüğünün iddia edildiği raporda, yurt dışında eğitim alan Çinli öğrencilerin de bu çerçevede kullanıldığı savunuluyor.
ABD’nin kritik altyapılarını hedef alan siber operasyonlar yürütme kabiliyeti her geçen gün gelişen Çin’in, yapay zekâyı ve büyük veri analizi tekniklerini ülke dışında da kullanabilecek şekilde geliştirdiğinin dile getirildiği raporda, Çin’in uzay teknolojilerinde attığı adımlarla 2045’te ABD’nin önüne geçme arzusunda olduğu ifade ediliyor.
Rapora göre Çin nükleer silahlarla ilgili bağlayıcı ve sınırlayıcı antlaşmaların müzakere edilmesiyle ilgilenmezken, yüzlerce yeni kıtalar arası balistik füze (ICBM) silosu inşa ediyor. Çin’in kitle imha silahı envanteri her geçen gün zenginleşiyor.
Özetlemeye çalıştığım bu hususlar ABD’nin Çin’i kendisine yönelmiş en büyük tehdit olarak gördüğünü açıkça ortaya koyuyor. Kendince bir “tomografi çekerek” bu tehdidin kapsamını ve niteliğini teşhis eden Millî İstihbarat Topluluğunun raporunda, söz konusu “tehdidin nasıl bertaraf edileceği” konusunda herhangi bir ipucu yok…