Avro-DEAŞ’lılar (24.02.2019) Türkiye Gazetesi

Avrupa Birliği ülkelerinde son bir haftadır en hararetli şekilde tartışılan konuların başında DEAŞ’a katılan AB vatandaşlarının durumu geliyor. ABD Başkanı Trump’ın, Irak ve Suriye’de ele geçirilen 8000 civarında teröristin Avrupa ülkelerinin vatandaşı olduğunu açıklaması ve bu ülkelerin teröristleri geri alıp, yargılamaları gerektiğini ifade etmesi söz konusu ülkelerde kamuoyunu ikiye bölmüş durumda.
 
Avrupa kamuoyunun bir bölümü DEAŞ’a katılan AB vatandaşlarının mutlaka geri getirilmelerini, yargılanmalarını ve işledikleri suçlara göre cezalandırılmalarını istiyor. Bir bölümü ise, terör eylemlerine katılan bu kişilerin vatandaşlıktan çıkarılmalarından ve kesinlikle bir daha Avrupa’ya dönmemelerinden yana.
Avrupa’dan DEAŞ’a katılanların en büyük bölümü Fransa’dan gitmiş. Fransa, yaklaşık 2000 vatandaşını ülkeye geri alıp yargılayacağını açıkladı. Ama bazı Fransızlar, teröristlerin Fransa’da değil, Avrupa’dan çok uzaktaki Fransız sömürgelerinde (modern ismiyle, denizaşırı Fransız topraklarında) yargılanmalarını ve cezalarını da orada çekmelerini istiyor. Bu Fransa için bir çözüm olabilir ama denizaşırı toprağı bulunmayan Almanya için böyle bir yöntem söz konusu değil.
 
Avrupalı DEAŞ’lıların yargılanması süreci üç temel alanda da yeni problemlerin su yüzüne çıkmasına yol açacak. Hukuk, güvenlik ve sosyal alan…
 
Hukuki açıdan bakıldığında, birtakım belirsizlikler olduğu görülüyor. DEAŞ’lıların hangi suçtan yargılanacakları konusunda bile AB ülkelerinde bir görüş birliği yok. Terör örgütü mensubu oldukları için terörler mücadele kanunlarına göre yargılanmaları en tabii olanı. Ama tüm Avrupa ülkelerinde yargılama ve cezalandırma mevzuatı ve uygulamaları birbiriyle aynı değil. Her ülkenin kendi vatandaşının, kendi hukukuna göre yargılaması gerekir. Ama ya aynı nitelikte suça karışan kişilerden bazıları bir ülkede ceza alırken, diğer bir ülkede serbest bırakılırsa ya da aynı suçtan hüküm giyenlerin aldığı cezalar birbirinden farklı olursa, ne olacak? Bunlar ihtimal dâhilinde. O zaman da yeni bir tartışmanın başlayacağı aşikâr. Bu kişiler için tek bir yerde özel mahkeme kurulması gerektiğini önerenler dahi var. AB ülkelerinin “İçişleri ve Adalet Alanında İşbirliği” düzenlemelerinin böyle bir imkân verip vermediği tartışmalı.
Devletlerin güvenliği açısından bakıldığında ise AB hükûmetlerinin “eski defterlerin karıştırılması” tehdidiyle karşı karşıya kaldıkları görülüyor. Özellikle AB ülkelerinin güvenlik ve istihbarat birimleri, DEAŞ’lıların ülkelerinden ayrılıp, Irak ve Suriye’ye nasıl gidebildikleri hususlarında soru yağmuruna tutulabilirler. Belki de “millî güvenlik” gerekçesi ileri sürülerek DEAŞ’lıların yargılamaları AB mahkemelerinde gizli olarak yapılacaktır. Yine de AB ülkelerinde birileri çıkıp, “bu kişiler ellerini kollarını sallayarak DEAŞ’a katılmaya giderlerken neden gerekli tedbirlerin alınmadığını; AB ülkelerinde güvenlik ve istihbarat birimlerinin zaaflarının neler olduğunu; bu birimlerin söz konusu kişilerin DEAŞ’a katılmalarında herhangi bir dahli olup olmadığını” soracaktır. Hele bazı teröristler yargılanmaları sırasında, vatandaşı oldukları devletlerin güvenlik ve istihbarat elemanları tarafından kendilerine çeşitli kolaylıklar gösterildiğini söylerlerse Avrupa’da siyasi tartışma ortamı iyice kızışır.
 
Sosyal açıdan bakıldığında ise henüz reşit olmadan DEAŞ’a katılanların durumunun ne olacağı tartışmasını görüyoruz. AB ülkelerinin ceza kanunlarına göre çocuk sayılan kişilerin ülkelerine geri döndüklerinde yargılanıp yargılanmayacakları hukuki bir konu olmakla birlikte, yargılanmamaları hâlinde bu kişilere sosyal alanda nasıl davranılacağı şimdiden tartışılmaya başlandı. Bir de, AB vatandaşlarının DEAŞ’a katıldıktan sonra evlenmeleri ve çocuk sahibi olmaları gibi özel durumlar var. Hiçbir suça karışmamış bu çocukların akrabalarına mı verileceği yoksa devlet tarafından yetiştirme yurtlarına mı alınacağı konusunda da belirsizlik var.
 
Hangi açıdan bakılırsa bakılsın Trump’ın, ülkelerinin Avrupalı DEAŞ militanlarını geri alması yönündeki talebi AB ülkelerinde hiç beklemedikleri bir anda yeni tartışmaların fitilini ateşlemiş gibi. Diğer yandan, Trump’ın asıl niyetinin DEAŞ’lıların AB’de yargılanmaları olmadığını, ABD ile AB arasında bir süredir derinleşen görüş ayrılıklarının yeni bir yansıması olduğunu savunanlar da var. Muhtemelen bu konuyu gündeme taşıyarak ABD, AB hükûmetlerini biraz daha köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.