Sadece skandal değil aynı zamanda suçüstü (19.11.2017) Türkiye Gazetesi

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) sözcüsü iki terör örgütü arasındaki bir anlaşma hakkında, “Biz anlaşmanın parçası değiliz. Fakat yapılan anlaşmaya saygı duyuyoruz” derse ne düşünürsünüz? Herhâlde ilk anda garipsersiniz. Dünya çapında terör örgütleriyle mücadele ettiğini iddia eden bir devlet, teröristler arasındaki bir “anlaşmaya” neden saygı duysun ki? Dahası uluslararası hukuk açısından hiçbir meşruiyetleri olmayan iki taraf arasında varılan bir mutabakat, nasıl olur da bir uluslararası hukuk terimi olan “anlaşma” olarak nitelendirilebilir ki?

İngiliz yayın kuruluşu BBC, Rakka’nın DEAŞ’tan “temizlenmesi”nin sıra dışı hikâyesini ortaya çıkarınca, Pentagon sözcüsü yukarıda bahsettiğim açıklamayı yapmak zorunda kaldı. Ne açıklama ama! DEAŞ’ın son kalesi olarak nitelendirilen Rakka’daki teröristler, tamamen ABD’nin bilgisi, şahitliği hatta yönlendirmesiyle bir başka terör örgütü olan PYD “temsilcileriyle” gizlice masaya oturuyor, pazarlık yapıyor ve mutabakata varıyor.

BBC’ye göre, geçtiğimiz ekim ayında 350 civarında -gerçek rakam bundan fazla da olabilir- DEAŞ’lı terörist silahlarıyla birlikte Rakka’dan çıkıyorlar. BBC’nin haberi bu yönde. Belki de, silahlarını PYD’ye bırakarak çıkıyorlar. İhtimal dahilinde. Şu an için Rakka’nın el değiştirme olayının tüm ayrıntılarını bilmiyoruz. Gerçekte Rakka’da kaç DEAŞ’lı vardı? Silahlarını yanlarına aldılar mı, bıraktılar mı? Kaçı dışarı çıktı? PYD ile yaptıkları “müzakerelere” Amerikalılar da dâhil oldu mu? Rakka’dan çıktıktan sonra nereye gittiler?

Bilinmeyenler çok. Fakat net olarak bildiğimiz şeyler var: ABD teröristlerin Rakka’dan çıkmalarına göz yumuyor. Kendi terör örgütleri listesinde yer alan PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’nin DEAŞ’la yaptığı “anlaşmaya” saygı duyduğunu açıklıyor. DEAŞ’ın Rakka’dan elini kolunu sallayarak nasıl çıktığı uluslararası basına yansımamış olsa, ABD’nin gerçekleri açıklama gibi bir niyeti olmadığı ortada. BBC ABD’ye bir suçüstü yapmış. Haber ortaya çıkınca da Amerikalı yetkililer işi pişkinliğe vurarak geçiştirmeye çalışıyorlar.

Hadi PYD, Türkiye’nin tüm çabalarına rağmen ABD tarafından “güvenilir bir müttefik” olarak görülüyor diyelim, DEAŞ ne zamandır, yaptığı anlaşmalara saygı duyulan bir örgüt oldu? Pentagon Sözcüsü diyor ki: “Bu yerel bir soruna bulunan yerel bir çözümdür.” Yani “olayı büyütmeyin” demek istiyor. Büyütülmesine gerek yok ki; zaten başlı başına büyük bir skandalla yüz yüzeyiz.

Rakka’dan “huruç” eden ve ABD’nin saygı duyduğunu gizlemediği DEAŞ’lılar acaba tek örnek mi? Devralınan başka yerlerde de benzeri gizli anlaşmalar yapılmadığının bir garantisi yok. Pentagon “vallahi yapmadık” dese, bu saatten sonra inanır mıyız? Suriye ve Irak’tan çıkıp, başka ülkelere gitmelerine göz yumulan binlerce DEAŞ’lı terörist olduğu çok yüksek bir ihtimal. Bunların büyük bir bölümü güneye, Suudi Arabistan’a çoktan varmışlardır. Son derece “kullanışlı” bir araç hâline gelen DEAŞ’ın, bundan sonra Körfez’i karıştırmakta kullanılacak unsurlardan biri olacağına kesin gözüyle bakmak lazım. Suudi-İran gerginliği tırmanırken, Suudi Arabistan’da iç istikrarsızlık körüklenirken, Kral Selman’ın, oğlu lehine tahttan feragat edeceği ve bunun ülkeyi büyük bir istikrarsızlığa sürükleyebileceği dillendirilmeye başlamışken, binlerce silahlı ve “tecrübeli” terörist acaba bölgede nasıl bir işlev görür?

Rakka’dan çıkmasına izin verildikten sonra gittiği ülkede masum insanların canına kastedecek her DEAŞ militanının suç ortağı bu tahliyeye göz yuman ABD’lilerdir. “Made in USA” silahlarla donattıkları PYD/PKK’nın Türk askerine karşı girişebileceği her terör eyleminin suç ortağının da onlar olması gibi.

Bağımsızlık Savaşı yıllarından başlayarak, ABD’nin dış politika tarihinde yüzlerce tutarsızlık ve hayret verici olay vardır. Ama Rakka Skandalı eşine az rastlanacak türde bir vurdumduymazlık örneği olarak tarihe geçecek. Gün gelir bu skandala imza atanlar, yargı önünde hesap verirler.