Küçük Oğlan, Şişman Adam, Bombaların Anası ile Babası (17.04.2017) Türkiye Gazetesi

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) geçtiğimiz Perşembe günü Afganistan’daki DEAŞ hedeflerine yönelik olarak GBU-43/B adlı bir bombanın kullanıldığını açıkladı. Bu saldırıyla DEAŞ’ın yerin metrelerce altına inşa ettiği tünel ve sığınakların yok edildiği ifade edildi.

Söz konusu bomba bugüne kadar keşfedilmiş en yüksek tahrip gücüne sahip nükleer olmayan patlayıcı olarak tanımlanıyor. Bu özelliğinden dolayı da “Tüm Bombaların Anası” (Mother of All Bombs-MOAB) lakabını almış. Aslında MOAB, İngilizce Massive Ordnance Air Blast (Kitlesel Mühimmat Hava İnfilakı) ifadesinin kısaltması. Anlaşılan akıllarda daha çok yer etsin diye aynı kısaltmayı başka biçimde okuyarak, söz konusu patlayıcının tüm patlayıcılardan daha etkili olduğunu vurgulamak istemişler.

Tabii Rusya boş durur mu? Hele bugünlerde ABD ile Suriye konusunda bir gerilim yaşarken. Ruslar da, Amerikalılarınkinden dört kat daha yüksek tahrip gücüne sahip bir konvansiyonel bombaya sahip olduklarını -bir kez daha- açıkladılar. Onun lakabı da ilginç: FOAB: “Tüm Bombaların Babası.”

Birçok internet sitesinde “Ana” ile “Baba”nın teknik özelliklerini karşılaştıran tablolar yer alıyor. Bu bilgilere göre, Amerikalıların bombası 11.000 ton TNT gücüne eş değerken, Ruslarınki 44.000 ton TNT gücünde. Amerikalılarınki yerin 150 metre derinliğine kadar etkili olurken, Ruslarınki 300 metreye kadar etkili. Ruslar kendi bombalarını 2007’de sahada başarıyla test etmişler. Amerikalılar ise bu tarz bir bombayı ilk kez askerî amaçla Afganistan’da DEAŞ üzerinde kullanmış oldular.

“Nükleer bomba değil nasıl olsa” diyerek bu değerleri önemsemeyenler olabilir. Bir karşılaştırma yapmak için 1945’te ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı atom bombalarının özelliklerini hatırlayalım. Hiroşima’ya atılan “Küçük Oğlan” (Little Boy) lakaplı bomba 15.000 ton TNT’ye eş değer güçteydi. Nagazaki’yi yerle bir eden “Şişman Adam” (Fat Man) ise 20.000 ton TNT gücündeydi. Küçük Oğlan ve Şişman Adam, Hiroşima’da 140.000, Nagazaki’de de 80.000 kişiyi öldürdü.  Bu ölümlerin yaklaşık yarısı ilk günde, geri kalanlar ise nükleer serpintiye maruz kalma sebebiyle ilerleyen dönemlerde gerçekleşti.

Bu veriler gösteriyor ki, Amerikalıların ve Rusların elindeki bu bombaların nükleer olmamasının fazlaca bir önemi yok. Nükleer bombaların tahrip gücüne neredeyse eş değer “cehennem silahları” bunlar! Ama nükleer silahlar konusundaki hassasiyetin onda biri bile bu silahlar için gösterilmiyor. Herhâlde bunun en önemli sebebi tahrip etkilerinin ileriki yıllarda devam etmemesi. Canlıları, yapıları ve doğayı bir seferde yok etmesi.

Halbuki bir silahın Kitle İmha Silahı (KİS) olarak nitelendirilmesi için illa nükleer, biyolojik ya da kimyasal bir silah olması gerekmiyor. Adı üstünde, “kitlesel” bir imha gücüne sahipse buna da KİS denilmeli. Bu şekilde değerlendirildiği takdirde, tüm bombaların “anasının” da “babasının” da KİS kapsamına sokulmaması için hiçbir sebep yok. Kaldı ki, KİS’in kapsamlı tarifinin yapıldığı herhangi bir uluslararası hukuk belgesi bulunmuyor. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahların üretilmesini, denenmesini, pazarlanmasını ve kullanılmasını yasaklayan çok sayıda düzenleme bulunuyor.

KİS olarak değerlendirilmedikleri sürece bu türden yüksek tahrip gücüne sahip konvansiyonel silahların üretimi devam edecek. MOAB, ABD hükûmetinin sahibi olduğu McAlester Ordu Mühimmat Fabrikası tarafından 20 adet üretilmiş. Tanesinin maliyeti 16 milyon dolar. FOAB’ın maliyeti hakkında ise sağlıklı bir bilgi yok. Özel şirketler de benzeri silahlar üretebilmek için araştırmalarını sürdürüyorlar. Ürettiklerinde de alıcıları şimdiden hazır.

Kuzey Kore’nin nükleer denemeleri yüzünden ABD ile bu ülke arasında yükselmekte olan gerilimi değerlendirirken, nükleer olmayan silahların en az nükleer olanlar kadar tehlikeli olabileceğini de dikkate almalıyız. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahların yayılmasını önleme gayretleri devam ederken, konvansiyonel silahların yayılmasının ve ateş gücünün artmasının giderek büyüyen bir tehlike olduğunu unutmamalıyız.