Azerbaycan Türkçesinde satranç oyununa “şahmat” denir. Bakü’nün Karabağ’ı ayrılıkçı silahlı gruplardan temizlemek için gerçekleştirdiği harekât uzun yıllardır devam eden bir şahmatın son hamlesi sayılabilir mi? Artık Erivan’ın mat olduğunu ve bir hamle daha yapamayacağını söyleyebilir miyiz?
Ermenistan’ın kendi iyiliğine olan çözümün ön şartı Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü ve Karabağ’daki egemenliğini kayıtsız şartsız tanımaktan geçiyor. Sağduyu sahibi birçok Ermeni bunun farkında. Türkiye ile sınırın açılması ve diplomatik ilişkilerin kurulmasından, Ermenistan’ın Kafkasya’da oluşacak refah alanının bir paydaşı hâline gelebilmesine kadar birçok konu, Ermenistan’ın Türklere karşı düşmanca hissiyattan kurtulmasına bağlı. Bunun gerçekleşebileceğine dair şüpheler taşımamın en önemli sebebi Ermenistan’ın bu oyun masasına kendi başına oturmadığı gerçeğinden kaynaklanıyor.
Osmanlı topraklarında yüzyıllarca barış ve huzur içinde yaşayan ve “millet-i sadıka” sıfatını kazanan Ermenileri devlete karşı ayaklandıranlar İngiltere ve Rusya’ydı. 19. yüzyılın ikinci yarısında Doğu Anadolu’daki Amerikalı misyonerler de bu kışkırtmanın bir parçası olmuşlardı. İngiltere ve Rusya, Ermenilerin hak ve menfaatleri için değil kendi siyasi önceliklerini temin etmek maksadıyla Ermenileri -satranç tabiriyle piyon olarak kullanmışlardı.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği’ni kuranlar, Türkiye ile Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının bağlantısını kesmek için Ermenileri kullandılar. Nahcivan ile Azerbaycan arasına Ermenistan topraklarını yerleştirdiler. Hatta tarihsel olarak Ermenilerin hâkimiyetine hiç girmemiş olan Erivan’ı Azerbaycan’dan koparıp, Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti’nin başkenti hâline getirdiler. SSCB’yi yönetenlerin de niyeti Ermeni halkını üstün bir refah seviyesine taşımak değildi elbet. Eş zamanlı olarak Orta Asya Türk halklarının lehçelerini birer yabancı dilmiş gibi başkalaştırmak, milliyetçi düşüncelere sahip olan aydınları yok etmek ve Türk kökenlileri orduda geri hizmetlerde tutarak, silahlara aşina olmalarına mâni olmak hep aynı yaklaşımın ürünleriydi.
Sovyetler dağılınca Rusya Ermenistan’ı Kafkasya’daki stratejik varlığının üssü olarak değerlendirdi. Bu ülkenin Batı ile ilişkilerini geliştirmesine engel olmaya çalıştığı gibi, 30 yıl boyunca kanayan bir yaraya dönüşecek olan Ermenistan’ın Karabağ’ı işgaline yeşil ışık yaktı. ABD ve Fransa ise, bir yandan ülkelerindeki Ermeni diasporalarının iç siyasetteki rolünü hesaba katarak, diğer yandan da Kafkasya’daki enerji denkleminde etkin olabilmek için Azerbaycan-Ermenistan ihtilafına bir şekilde müdahil oldular. Bu süreçte İngiltere kenarda durur gibi yapan ama en fazla kazanç sağlayan dış aktör olmayı başardı.
Brzezinsky’nin tabiriyle “büyük bir satranç tahtasına” dönüşen Kafkasya’da Azerbaycan, bir yandan enerji kaynakları üzerindeki millî egemenliğini sağlamlaştırırken diğer yandan da vatan toprağı Karabağ’ı kurtarmak için uzun soluklu bir stratejiyi sabırlı bir şekilde ilmek ilmek dokudu. 44 günlük vatan muharebesiyle Karabağ’ın büyük oranda işgalden kurtarılmasıyla, Rusya-ABD-Fransa üçlüsünün üye olduğu Minsk Grubu işsiz ve işlevsiz kaldı. Tabii ki, bu üç ülkenin alışkanlıklarından vazgeçmesi beklenemezdi ve öyle de oldu.
Rusya, iki ülke arasındaki ara bulucu olarak ateşkesi koruma görevini üstlendi. ABD ve Fransa ise bir yandan Minsk Grubu’nu yeniden hayata döndürmeye çalışırken, diğer yandan da Ermenistan’ı cesaretlendirici girişimlerde bulundu. ABD ile Ermenistan arasındaki tatbikat bu türden girişimlerin en çarpıcı örneğiydi. Bu destek belki Erivan’ın çok hoşuna gitti ama Moskova’yı son derece rahatsız etti. Ermenistan Parlamentosunun, Ukrayna Savaşı sebebiyle Putin’e karşı takındığı tavır Moskova’nın Erivan’la arasına net bir mesafe koymasına yol açtı.
Bunlar olurken, Ermeni ayrılıkçıların yollara döşediği mayınlar sebebiyle çok sayıda Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Bakü’nün tüm uyarılarına rağmen, Ermeni ayrılıkçılar silahlarını bırakmadılar.
Dünyanın New York’taki BM Genel Kuruluna kilitlendiği bir anda, 6 Azerbaycan polisinin şehit olmasına yol açan mayınlı saldırının ardından Azerbaycan Ordusu terörle mücadele harekâtını başlattı. 24 saatten kısa süre içinde Ermeni ayrılıkçıların tüm mevzileri yok edildi. Silahlarını bırakan ayrılıkçılar beyaz bayrak çekip teslim oldular.
Azerbaycan böylece Karabağ’ın tamamen kurtarılması yolunda çok büyük bir adım daha atmış oldu. Ama yazının başında da ifade ettiğim gibi bu satranç oyununun burada bittiğini söylemek için henüz erken. Zira ABD ve Fransa’daki diaspora Paşinyan’a muhalif radikal Ermeni siyasi grupları kışkırtmaya devam edecek gibi duruyor. Aksi takdirde varlık sebepleri büyük darbe alır. VVashington ve Paris ne yapıp, edip alanda tekrar gözükmeye çalışacaklar. Çözümde rol oynayabilmek için problemin yeniden alevlenmesi için çaba gösterecekler. Rusya ise kendi çıkarlarını da gözeten bir Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasını inşa etmeye çalışacak. Türkiye, “iki devlet tek millet şiarı ve Şuşa ittifak’ı muvacehesinde Azerbaycan’la omuz omuza olacak. İran, masaya oturabilmek için fırsat kollayacak.
Son harekâtla Azerbaycan şahmat oyununda çok büyük bir avantaj kazanarak Erivan’ı mat etti. Ama şahı deviremedi. Zira Erivan şah değil!