Rusya’nın “Yeniçeri” İsyanı!.. – Türkiye Gazetesi (02.07.2023)

30 saat süren bir isyan geçtiğimiz hafta boyunca tüm dünyada konuşuldu. Rusya’nın son 10 yıldır Suriye’den Libya’ya, SAHEL bölgesinden Ukrayna’ya sürdürdüğü sınır ötesi askerî operasyonların değişmez unsuru Wagner’e bağlı birliklerin Moskova’ya doğru hareketlenmesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “koltuğunu kaybetmek üzere olduğu” şeklinde abartılı yorumlara bile sebep oldu. Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukeşenko’nun devreye girerek, Wagner’in kurucusu ve lideri Yevgeni Prigojin’i ikna etmesiyle isyan şimdilik sona erdi.

Wagner birliklerinin bir bölümü Belarus’a geçti. Kremlin’in dün itibarıyla Wagner’in lağvedilmesine karar verildiğini açıklamıştı. Prigojin’e ve Wagner üyelerine karşı herhangi bir dava açılmayacağı belirtiliyor. Fakat Wagner silahlı milisler toplamaya devam ediyor. Belarus’ta olduğu bildirilen Prigojin’in bundan sonra nasıl bir tavır takınacağı ise bilinmiyor.

Birçok haberde paralı askerî birliklerin Körfez Savaşı’nda ABD’nin kullandığı Blackwater’la ortaya çıktığı ve daha sonra yaygınlaştığı şeklinde bilgiler yer aldı. Bu bilginin gerçekle alakası yok. Paralı askerler bin yılı aşkın bir süredir devletler tarafından kullanılıyor. Aslına bakılırsa, vatandaş-ordu ya da yurttaş-ordu olarak isimlendirilen ve mecburi askerlik esasına dayanan millî orduların kuruluşunun en fazla 250 yıllık bir geçmişi var. Yani paralı askerlerden oluşan ordular, millî ordulardan çok daha uzun zamandır faaliyet gösteriyorlar. Perslerde ve Roma’da ordunun esasını paralı askerler oluşturuyordu. Selçuklu ve Osmanlı ordularında da asli işi savaşmak olan ücretli askerler bulunuyordu.

Kapıkulu adından da anlaşılabileceği gibi, Yeniçeriler asıl itibarıyla “köle askerlerdi”. Evvelce İslam ordularında yer alan ve daha sonra kendi devletlerini kuran “Memlükler” de benzeri bir niteliğe sahipti. “Kul” olmalarından dolayı, sıradan tebaadan farklı bir hukuka tabilerdi. Yeniçeriler üç ayda bir ulufe adıyla maaş alır ve 40 yaşında emekli olana değin askerlik dışında herhangi bir işle uğraşamazlardı. Hıristiyan ailelerden devşirildikten sonra Müslümanlaştırılan ve ‘Ocak’ta sıkı bir eğitim alarak savaşçıya dönüştürülen Yeniçerilerin, OsmanlI Devleti’nin kuruluş yıllarında var olan gaza anlayışını bir nebze devam ettirdikleri kaynaklarda yer almaktadır. Bununla birlikte, savaşlarda elde edilen ganimetin azalması, Avrupa devletlerinin coğrafi keşifleriyle birlikte artan gümüş ve altının Osmanlı topraklarında yol açtığı enflasyonist tesirin Yeniçerilere ödenen ulufelerin değerini azaltması gibi sebeplerle 16. Yüzyılın sonundan itibaren İstanbul’da sık sık ayaklanmalar çıkmaya başladı. Elbette Yeniçeri ayaklanmalarının tek sebebi ekonomik değildi. Genellikle vezirler ya da paşalar arasındaki iktidar mücadelelerinde Yeniçerilerin kullanıldığı birçok hadise mevcuttur. Padişahların tahttan indirildiği hatta katledildiği Patrona Halil ve Kabakçı Mustafa isyanları bu iktidar mücadeleleri sonucunda yaşanmıştır.

Yeniçeriyi en fazla galeyana getiren, kışlalarından çıkıp Saray’a yürümelerine ve “kelle istemelerine” yol açan sebeplerin en başında ise Yeniçeriliğin lağvedileceği, yeni bir ordu kurulacağı ve onların da “Ocaklarına incir ağacı dikileceği” söylentileri olmuştur. Hotin Seferinde kendilerinden beklediği ölçüde savaşmayan Yeniçerilerin yerine yeni bir ordu kurmak istediği düşüncesini yakınlarıyla paylaşan zavallı Genç Osman’ın Yedikule’deki feci akıbeti kardeşi IV. Murat’ta Yeniçeri’ye karşı bir güvensizlik hissi oluştursa da, 27 yaşında ölen bu sultanın ömrü Kapıkulu’na tam bir çekidüzen vermeye yetmemiştir.

19. Yüzyıla gelindiğinde varoluş sebebini kaybeden ve tam anlamıyla bir başağrısına dönüşen Yeniçeri Ocağı 1826’da kanlı şekilde ortadan kaldırıldığında (bu sırada öldürülen Yeniçeri sayısının en az 5 bin olduğu kaynaklarda yazıyor) İstanbul halkı bu hadiseye Vak’a-i Hayriye (Hayırlı Vak’a) adını vermişti…

Wagner’in ayaklanmasına Yeniçeri İsyanı benzetmesi yapmak bazı açılardan doğrudur. Lağvedileceklerini, Rus ordusuna bağlanacaklarını ve kendilerine yapılan ödemelerin ciddi manada azalacağını öğrenen Wagner birliklerinde memnuniyetsizlik ortaya çıkmıştı. Ukrayna savaşında verdikleri büyük kayıpları Rus generallerinin beceriksizliğine bağlayan Prigojin, tarihte örneklerini çok gördüğümüz üzere, başarısız generallerin görevden alınmasını Putin’den istedi. Kendisine nasıl sözler verildiğini daha bilmiyoruz ama Prigojin’in Moskova’ya 100 kilometre kala durmasının, “Rus kanı dökülmesin” diye olduğuna itibar etmek mümkün değil. Rusya Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanının son bir haftadır “kayıp” oluşları, Wagner’in talep ettiği “kelleleri” almış olabileceğini akla getiriyor…

ABD ve İngiltere Wagner’in isyanının arkasında olmayabilir. Fakat ortaya çıkan karmaşadan sonuna kadar yararlanmaya ve Rusya’nın Ukrayna’daki pozisyonunun zayıflaması için ellerinden geleni yapmaya devam edecekler.

Paralı askerlerin kontrol edilmesinin zor olduğunu bu son örnek bir kez daha gösterdi. Fakat vatandaş-orduların da siviller tarafından kontrolünün en az paralı askerin kontrolü kadar zor olduğunu akıldan çıkarmamalıyız. Unutmayalım ki, Türkiye’deki darbeleri paralı ordular yapmadı!..