ABD ve Akdeniz
ABD donanmasına bağlı unsurların Yunanistan’dan sonra Kıbrıs Rum Kesimi limanlarını da sıkça ziyaret etmeye başlamaları hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hem de Türkiye’nin tepkilerini çekiyor. Arleigh Burke isimli destroyerin geçen hafta Limasol limanına yanaşmasıyla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “ABD’nin bölgede Kıbrıs Türk tarafının hilafına attığı denge bozucu adımlar, bu ülkenin Ada’da uzun yıllar boyunca sürdürdüğü tarafsız konumunu zedelemekte ve Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir çözümün önünde bir engel oluşturmaktadır. ABD’yi bu politikalarını gözden geçirmeye davet ediyoruz” denildi.
ABD Kıbrıs meselesi karşısındaki tarafsız konumunu söz konusu geminin Rum Kesimini ziyaretiyle, ya da daha önce bir denizaltısını buraya yollamasıyla bozmadı. Vashington yönetimi, Rum Kesimine uygulamakta olduğu silah ambargosunu kaldırarak, bu meselede nerede durduğunu zaten ilan etmişti. Eylül 2020’de Kongre’nin silah ambargosunun kaldırılmasıyla ilgili kararından sonra ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 2023 mali yılı için de GKRY’ye silah satışı önünde bir engel olmadığını belirtmişti. Türkiye tarafından “şiddetle kınanan” bu yaklaşım değişmediği gibi ABD şimdi de donanmasını yavaş yavaş Rum Kesimi limanlarına sokmaya başladı. Yunanistan’ın Girit ve Dedeağaç bölgelerindeki ABD askerî hareketliliğiyle birlikte düşünüldüğünde ABD’nin Doğu Akdeniz’de uzun süreli yeni bir stratejiyi yürürlüğe sokmaya çalıştığını söyleyebiliriz.
Vashington’un Akdeniz’e ilgisi 200 yıl öncesine dayanıyor. Osmanlı Devleti’ne bağlı Garp Ocakları’yla yaptığı savaşlarda önce başarısız olan ama 19. Yüzyılın başında kesin bir üstünlük sağlayan ABD, bölgede kalıcı bir üs arayışına girmiş ve bu çerçevede İspanya’nın Mayorka adasını kullanmaya başlamıştı. Bölgede faaliyet gösteren Amerikan ticaret gemilerini koruma bahanesiyle kurulan Akdeniz Filosuna bağlı gemiler yıllar ilerledikçe söz konusu kuruluş maksadının ötesine geçmiş, Vashington yönetimlerinin Osmanlı Devleti’ne karşı benimsediği politikaların uygulanmasında kilit rol oynayan birer araca dönüşmüşlerdi. 1860’lardaki Girit isyanında ve 19. Yüzyılın sonundaki Ermeni isyanlarında ABD donanması son derece faaldi. Çok az kişinin bildiği bir gerçeği burada zikretmem lazım: Ermeni isyanlarının bastırılması sırasında zarar gören Amerikan misyoner okullarının zararının tazmin edilmesi için ABD Başkan’ın emriyle İzmir limanına demirleyen ve 72 saat içinde tazminat ödenmediği takdirde limanı topa tutması emri verilen ABD savaş gemileri de oldu.
Cebelitarık Boğazı ve Süveyş Kanalı trafiğini kontrol eden İngiltere’yle karşı karşıya gelmeden uzun yıllar Akdeniz’deki donanma varlığını güçlendiren ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin bu bölgedeki “yetki ve sorumluluklarını Batı adına” bir anlamda devraldı. Sovyetler Birliği’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya gelişini engellemek, Süveyş Kanalı’ndan yapılan ticareti denetlemek ve 1948’den sonra İsrail’in güvenliğini teminat almak gibi gerekçelerle geliştirdiği Altıncı Filo, ABD’ye müzahir ülkelerde inşa edilen üs ve tesislerle koordineli şekilde çok sayıda operasyon yürüttü. 1958’deki Lübnan ve Ürdün müdahalelerinden, 1973 Arap-İsrail Savaşı’na, 1990’daki Körfez Savaşı’ndan, 2003’teki Irak işgaline ve ardından Libya Harekâtına kadar birçok önemli faaliyette ABD’nin Akdeniz Donanmasının kilit pozisyonda olduğunu görüyoruz.
Günümüzde Altıncı Filo’nun geçmişteki görevleri aynen devam ediyor. Her ne kadar Suriye gelişmeleri sebebiyle Rus donanması da Akdeniz’e inmişse de ABD buradaki varlığını tahkim ederek, Rusların doldurabileceği alanı daraltmaya çalışıyor. Dahası, Hint Okyanusu ve Basra Körfezi’nin ardından usulca Akdeniz’e yönelmiş olan Çin’in muhtemel girişimleri karşısında ön almak istiyor. Ama bunları yaparken de, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki egemenlik sahalarında, her iki ülkeye de rahatsızlık verecek tutumlar içine girmekten çekinmiyor.
Elbette ABD donanmasının Rum Kesimi limanlarına yaptığı ziyaretlerin arkası gelecektir. Geçmişteki örneklerde gördüğümüz gibi, Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan kınama açıklamaları Vashington’un tutumunu değiştirmesine yetmiyor. O hâlde belki de açıklamaların ötesine geçmek ve benzeri davranışlara girişmeden önce iyice düşünmelerine yol açacak bir adım atmak lazım.
ABD Savaş Gemisi USS Arleigh Burke Rum Kesimi’nin Limasol Limanı’nı ziyaret ettiğinde, kaç Kıbrıslı Rum gemiyi görmeye gelmiştir bilmiyorum. Ama TCG Anadolu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Gazimağusa Limanı’na bir gün yanaşırsa, on binlerce Türk’ün “Mavi Vatan Kartalı”nı ziyaret için koşacaklarından eminim.