Türkiye-İsrail ilişkilerinde kritik tutanak
Dönemin Başbakanı Adnan Menderes He İsrail Başbakanı David Ben-Gurion arasında 1958’de yapılan gizli görüşmenin “çok gizli” tutanağı ortaya çıktı. Tutanak iki ülke arasında ilk defa askeri ve istihbarat ilişkilerinin temellerinin atıldığını gösteriyor
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde çok önemli bir yeri olan ve Başbakanlar arasında 1958 yılındaki gizli görüşmeler zaman zaman gündeme gelmişti, ancak bu görüşmenin detaylarının ne olduğunu aydınlatan tutanak hiç bulunamamıştı.
Türkiye Başbakanı Adnan Menderes ile İsrail Başbakanı David Ben-Gurion arasındaki o görüşmeye dair İsrail arşivlerinde “çok gizli” olarak işaretlenen tutanak ilk defa ortaya çıktı. Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, 29 Ağustos 1958 tarihindeki başbakanlar ve dışişleri bakanlarının katıldığı çok gizli görüşmeye ait tutanağı İsrail arşivlerinde buldu ve ilk defa görüşmenin içeriği ve detayları ortaya çıktı. Prof. Erhan, bu tutanaktan önce iki ülke arasında Roma ve Zürih’te çeşitli görüşmeler yapıldığını, sürecin 1957 Suriye krizinden sonra başladığını belirtirken, bu çok gizli görüşmeye götüren gelişmeleri Milliyet’e değerlendirdi.
Nasır’a karşı yapıldı
İsrail Başbakanı Ben-Gurion’un kitabında görüşmenin gizliliğini anlatırken “o kadar gizliydi ki yemekte servisi bile büyükelçiler yaptı” dediğini belirten Erhan, 1955’ten itibaren özellikle Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnasır’ın Türkiye’yi hedef alan söylemleri, Nasırizmin yükselişe geçişi, Nasır’ın Türkiye tarafından Sovyetler Birliği’nin uydusu olarak görülmesinin, 1955’ten sonra ise özellikle Kıbrıs meselesinde Nasır’ın Makaryos’la aynı çizgide yer alışının Ankara’da rahatsızlık yarattığını söyledi.
1957’de Suriye’deki darbeden sonra Mısır’la Suriye’nin birleşerek sonraki yıl Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin kurulması ile her şeyin değiştiğini anlatan Erhan, “Türkiye birdenbire sınırlarında, Hatay’da gözü olan komünist ve Nasırist bir tehdit algılamaya başladı. İsrail bu fırsatı kaçırmadı ve 1957 sonundan itibaren devreye ABD’yi soktu” dedi. İsrail’in Türkiye’ye Mısır lideri ‘Nasır’a karşı beraber olma’ teklifinde bulunduğuna, Irak’ta darbe olmasıyla gelişmelerin hız kazandığına dikkat çekti. Prof. Erhan o dönemi şöyle anlattı:
Triadent fikri
“14 Temmuz 1958’de Irak’ta darbe oldu. Kral Faysal devrildi ve öldürüldü, Bağdat Paktı’nın mimarlarından Nuri Said Paşa da öldürüldü. Türkiye Irak’a askeri müdahalede bulunmak isterken, Amerika Türkiye’yi yatıştırdı. Bu gelişmeyle Bağdat Paktı daha sonra CENTO’ya (Merkezi Antlaşma Teşkilatı) dönüştü.
İşte tam o noktada, İsrailliler bu fırsatı değerlendirerek, Türklerle meşhur Çevresel Paktı oluşturmak istedi. İsrail Başbakanı Ben-Gurion’un 1956 Süveyş Kanalı krizinden sonra yavaş yavaş oluşturduğu bir düşünce bu. Yakın çevreyi, Arapları, dış çevredeki Arap olmayanlarla dengeleme fikrine dayanıyor. İsrail’in İran’la da geçmişe dayanan önemli, sıkı ilişkileri var. Diğer yandan Etiyopya da var… Ama Türkiye NATO üyesi olduğu için İsrail, en önemli bacağı Türkiye olarak görüyor. Adına da Poseidon’un üç uçlu mızrağının alan Triadent diyorlar. Ortada İsrail olmak üzere, bu üç ülkeyle bir bağlantı kurulacak. O gizli görüşmede zaten dile getirilen hususlar tamamen bu.”
MAH-Mossad arasındaki ilk irtibat
“Askeri alan ilk defa zikrediliyor tutanakta. Dikkat edin bir paragrafı atmışlar, orada istihbarat alanından bahsediliyor. MAH (Milli Emniyet Hizmeti, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde modern anlamda kurulan ilk istihbarat örgütü) ile Mossad arasında ilk irtibat o zaman kuruluyor, ilk defa Mossad, sadece Nasır’a karşı değil, aynı zamanda MAH da Türkiye’nin içindeki bazı faaliyetler hakkında Mossad’dan bilgi almaya çalışıyor. Kendisi de bilgi paylaşımına gidiyor. Ancak 1960’ların ortalarından itibaren İsraillilerin Irak’ın kuzeyindeki faaliyetleri sebebiyle Türkiye rahatsız oluyor… Tabi Türkiye (tutanaktaki konulara) evet, tamam yaparız demiş. O bir mutabakat muhtırası. Fakat daha sonra çok da umdukları gibi olmuyor. Bir takım bilimsel, kültürel, istihbarat alanlarında anlaşmalar var, ama Türkiye söz vermiş olmasına rağmen büyükelçilik seviyesine çıkartmıyor… Fatin Rüştü Zorlu, Kıbrıs konusunda BM’de Arapların desteğine ihtiyacımız var düşüncesiyle, İsrail’le görünürlüğümüzü daha fazla artıramayız diyor. Bunlar yine İsrail arşivlerinden takip edilebiliyor ve İsrail de bundan büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor… Yani aslında o görüşmede, üzerinde mutabakata varılan konularda çok da fazla bir ilerleme gerçekleşmemiş.”