Tarihimizin en büyük afetini yaşıyoruz. Bugün tespit edilenin çok üzerinde bir kayıp sayısı olacağını, 1999 depremini hatırlayarak, maalesef söyleyebiliriz. Halkımızın en az beşte biri doğrudan, tamamı ise yüreklerinden vuruldu.
İlk haftanın sonuna yaklaşırken yardım faaliyetlerindeki koordinasyonun temin edildiği, asayişi bozucu davranışların yavaş yavaş kontrol altına alındığı ve temel ihtiyaçların giderilmesiyle ilgili tedbirlerin yürürlüğe sokulduğu görülüyor. Daha yapılacak çok işler var. Haftalar, hatta aylar boyunca sürecek zorlu ve hassas bir sürecin başındayız.
Diğer depremlerden dersler çıkarmış olmamız ve can kurtarmak için en hızlı şekilde müdahale edilmesi gereken ilk 72 saati çok iyi değerlendirmemiz gerekiyordu. Bu kadar şiddetli ve geniş bir alana yayılmış afet karşısında tecrübeli birimler bile aciz kaldı.
Asil ve necip Türk milleti ülkenin dört bir yanından deprem bölgesine yardıma koştu. Devlet kurumlarının kurtarma ve yardım faaliyetlerine, sivil toplumun tüm kesimleri destek olmayı sürdürüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri kara, deniz ve hava unsurlarıyla afet bölgesinde kendisine verilen görevi yerine getiriyor.
Depremzedelere yardım seferberliğine 73 ülkeden gelen ekipler de çeşitli şekillerde katılıyor. Yurt dışından yardıma gelenler arasında profesyonel arama-kurtarma ekiplerinden sağlık personeline, çadır kuranlardan, sahra hastanesi kuranlara kadar 8.500 civarında personel yer alıyor. Kişi başı Gayrisafi Millî Hasılasına göre dünyanın en fazla insani yardımını yapan Türkiye’miz, bugün dünyanın her yerinden gönderilen insani yardımları kabul ediyor.
Anadolu Ajansının 9 Şubat tarihli haberine göre Türkiye’ye en kalabalık yardım ekibi Azerbaycan’dan geldi. 725 AzerbaycanlI kardeşimiz deprem bölgesinde bir haftadır çalışıyor, can kurtarıyor. İkinci en kalabalık ekip ise 450 kişi ile İsrail’den. Bunları sırasıyla, Hindistan (252), Fransa (204), KKTC (200), Polonya (178), Özbekistan (171). ABD (159), Katar (150) ve Rusya (150) takip ediyor. Komşularımızdan İrak 150, İran 125, Gürcistan 100, Bulgaristan 59, Yunanistan 46 ve Ermenistan 27 kişi yolladı. Görüleceği gibi gönderilen yardım ekiplerindeki personel sayısı ülkelerin nüfuslarıyla ilgili değil. Avrupa Birliği’ni bir bütün
olarak düşünürsek, 19 Avrupa ülkesinden “AB Sivil Koruma Mekanizması” aracılığıyla gönderilen yardım personelinin sayısı 1.550 kişi ve 70 arama-kurtarma köpeği şeklinde.
Bazı medya organları 46 kişilik Yunanistan ve 27 kişilik Ermenistan yardım ekiplerinin çalışmalarını kendilerinden katbekat kalabalık ve daha fazla can kurtaranlara göre öne çıkarırken, bazı medya organları da tam teşekküllü 450 kişiyle alana inen ve son derece başarılı çalışan İsrail ekiplerini görmezden geliyor. Hâlbuki küçük büyük demeden, bu acı ve dar gününde Türkiye’nin yardımına koşan herkese aynı kadirşinaslıkla teşekkür etmeliyiz. Tek bir can kurtarandan da tek bir yaralıyı tedavi edenden de Allah razı olsun.
Diğer yandan önemli miktarda maddi yardım da Türkiye’ye geliyor. Dünya Bankası’nın 1,78 milyar dolarlık deprem hibesinin yanı sıra ABD, AB ülkeleri, İslam ülkeleri ve Türk dünyasından Türkiye’deki yardım faaliyetlerinde kullanılmak üzere para yardımları da yapılıyor. Başta yurt dışındaki Türk vatandaşları ve soydaşlarımız olmak üzere sivil halk tarafından da nakit yardım devletin bağış hesaplarına aktarılıyor.
İlk birkaç gün uluslararası yardım ekiplerinin Türkiye’ye girişlerinde ve deprem bölgelerine intikallerinde bazı problemler yaşandı. Bunların başında ekiplerin hangi ile ve hangi enkaza gönderileceği konusundaki belirsizlikler geliyordu. Bazı ekiplerin havaalanlarında uzun süre nakil vasıtası beklediklerini de sosyal medya paylaşımlarından gördük. Sonra bu problemler çözüldü ve etkin bir sistem kuruldu. Uluslararası kurtarma ekiplerinin çalışmaları sayesinde enkaz altından çok sayıda vatandaşımız sağ olarak kurtarıldı.
Önümüzdeki haftalar boyunca uluslararası yardımlara olan talep sürecek. Bilhassa yaralı ve hastalara tıbbi müdahale konusunda sağlık personeline, tıbbi malzemeye ve hastanelere ihtiyaç var. Yabancı personelle iletişim için çok sayıda gönüllü tercüman da sahaya intikal etti. Ama sürdürülebilirliğin temini için biraz daha çaba gösterilmesi lazım.
Dayanışma ve birlik içinde milletimiz bu felaketin de üstesinden gelecek. Tüm kayıplarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.