İki Önemli Seçim – Türkiye Gazetesi (23.10.2022)

Önümüzdeki haftalarda dünyayı ve bölgemizi yakından ilgilendiren iki ülkede seçim yapılacak. Bir yıl aradan sonra İsrailliler 1 Kasım’da sandığa giderek 120 üyeli Knesset’i şekillendirecekler. Bundan bir hafta sonra ise Amerikalılar bir dizi seçimi aynı gün yapacaklar. 8 Kasım’daki ABD seçimlerinde Temsilciler Meclisindeki sandalyelerin tamamı, Senato’dakilerin üçte biri yenilenirken,

36 eyaletin valisi, 30 eyaletin adalet bakanı, 27 eyaletin hazine bakanı seçilecek, 6 eyalette ise kürtajla ilgili halk oylaması düzenlenecek.

Toplumsal yapısındaki çeşitlilik ve ülke barajının küçüklüğü sebebiyle İsrail her zaman koalisyonlarla yönetilen bir devlet olduğundan bu seçimde de herhangi bir partinin tek başına iktidara gelmesi ihtimal dışı. Mevcut durumda, eski başbakanlardan Binyamin Netanyahu’nun lideri olduğu Likud 29 sandalye ile Knesset’teki en büyük parti. Koalisyon ortakları olan Yair Lapid liderliğindeki Yesh Atid’in 17, Mavi ve Beyaz listenin 8, Yamina ittifakının 3, İşçi Partisinin 7, İsrael Beiteinu’nun 7, Meretz’in 6, Yeni Umut’un 5 ve Birleşik Arap Listesinin 4 sandalyesi var. Koalisyona dışarıdan verilen destekle, İsrail hükümetinin parlamentodaki sandalye sayısı 61. Yani bir sandalye farkla çoğunluğa sahipler. Bu durum, tek sandalyeli partileri bile kilit konuma taşıyor.

İsrail’de yapılan tüm kamuoyu yoklamaları Netanyahu’nun bu seçimden de ilk sırada çıkacağını ve 32-34 sandalye elde edeceğini gösteriyor. Tabii sandalye sayısını artıracak olması, hükümet kurabileceği anlamına gelmiyor. Yair Lapid’in partisinin de sandalye sayısını artırarak 24-25 rakamına ulaşabileceği tahmin ediliyor. Mevcut koalisyon ortaklarının 55-57 sandalye kazanabileceğinin görüldüğü anketlerde, %3,25 olan ülke barajına takılacak olan çok sayıda partinin Knesset dışında kalabileceği yorumu yapılıyor.

Bu tablonun gerçeğe dönüşmesi hâlinde Netanyahu’nun -kısa bir aradan sonra- yeniden başbakanlık koltuğuna oturması içten bile değil. Hamas’ın “seçimi boykot edin” çağrısına kulak veren İsrail vatandaşı Arapların sayısının çok olması durumunda, Netanyahu’nun şansı daha da yükselecek. Netanyahu’nun liderliğinde İsrail’in, işgal altındaki topraklara Yahudi yerleşimlerine yeniden başlayacağını, İran’la nükleer gerginliği tırmandıracağını, Lübnan Hizbullahı ile çatışmalar yaşayacağını, Gazze’ye operasyonlara hız vereceğini tahmin etmek için Netanyahu’nun toplam 15 yılı bulan

başbakanlıkları sırasındaki uygulamalarına bakmak yeterli. Hâl böyle olunca da normalleşmeye başlayan Türkiye-İsrail ilişkilerinin hızlı bir soğumaya gireceği de beklenebilir. Unutmayalım ki, Ankara-Tel Aviv normalleşmesi, Netanyahu görevden ayrıldıktan sonra başlayabilmiş ve çok yavaş seyretmişti.

ABD seçimlerinde başkan oylanmayacak ama alınacak sonuçların görevdeki iki yılını doldurmakta olan Joe Biden için ciddi bir güven oylaması olarak yorumlanacağı kesin. Son anketlere göre, Biden’ın politikalarını destekleyen Amerikalı seçmenlerin oranı %40-42 bandında. Bilhassa ekonomideki durgunluk, artan işsizlik ve enflasyon Biden’a olan desteğin erimesindeki en önemli sebepler. Anketlere göre her 100 Amerikalıdan 49’u “Cumhuriyetçilere oy vereceğim” derken, bu oran Demokratlar için %45’te kalıyor.

2020 seçimlerinde Temsilciler Meclisinde Demokrat Parti 222, Cumhuriyetçiler 213 sandalye kazanmıştı. Senato’da ise 50-50 eşitlik söz konusuydu. FiveThirtyEight adlı anket sitesine göre 8 Kasım’daki seçimlere Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisinde çoğunluğu ele geçirme ihtimali %75. Demokratlar ise %61 ihtimalle Senato’da önde olacaklar. Cumhuriyetçilerin Kongre’nin her iki kanadında da birinci olma ihtimali %38 iken, Demokratların her ikisinde de çoğunluk olma ihtimali %24.

Anketlerdeki tahminleri, önde gelen ABD gazetelerindeki siyasi yorumcuların görüşleri de destekliyor. Şayet Biden Kongre’deki çoğunluğu kaybederse yönetim zaafı artacaktır. 2024’teki seçime kadar ABD ekonomisinin düze çıkacağına dair hiçbir emare yok. Aksine ufukta stagflasyon ihtimali oluşmuş durumda. Biden’ın sağlık problemlerinin iyice belirginleştiği bir dönemde Demokrat Parti’nin ileri gelenlerinin 2024’te kendilerine seçim kazandıracak bir aday arayışı içine girdiklerinden bahsediliyor. Başka bir deyişle, kendi partisi bile Biden’dan yavaş yavaş vazgeçiyor. Hatta Biden’ın iki yıl daha başkanlık yaparak, Demokrat Parti’yi 2024’te çok büyük bir hezimete sürüklemesindense, koltuğunu başkan yardımcısı Kamala Harris’e bırakması gerektiğini dillendirmeye başlayanlar da var. Böyle bir durumda, tarihteki ilk kadın ABD Başkanı olarak Harris’in bir rüzgâr yakalayabileceği düşünülüyor herhâlde.

İsrail ve ABD seçimleri, küresel dengelerin altüst olduğu bir dönemde yapılıyor. Sonuç ne olursa olsun, iki ülkedeki yönetimlerin en önemli gündem maddelerini ekonomi oluşturmaya devam edecek.