Cumhurbaşkanı İnönü ve Haham Levinger – Türkiye Gazetesi (02.10.2022)

İkinci Dünya Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye Filistin’den bir mektup geldi. 11 Eylül 1939 tarihli ve Haham Isaac Shalom Levinger imzalı mektup siyasal tarihimizin en ilginç olaylarından birinin başlangıcını oluşturuyordu.
Adolf Hitler’in talimatıyla harekete geçen Alman ordusu 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırmış, 3 Eylül’de İngiltere ve Fransa, Almanya’ya savaş ilan etmişti. Türkiye’nin endişesi, o tarihlerde 12 Ada’yı da elinde bulunduran İtalya’nın Batı Anadolu’ya saldırmasıydı. 1939’un bahar aylarından itibaren Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu ile Ankara’daki İngiltere Büyükelçisi Hughe Knatchbull-Hugessen arasında yapılan görüşmelerde, Fransa’nın da dâhil olacağı bir Üçlü İttifak üzerinde durulmaktaydı.
Cumhurbaşkanı İnönü’nün en büyük korkusu SSCB ile Almanya’nın anlaşmasıydı. Almanya ile İtalya arasında zaten 22 Mayıs’ta bir ittifak antlaşması imzalanmıştı. Moskova ile Berlin arasındaki soğukluk ortadan kalkar ise, Türkiye hem batıdan hem de doğudan aynı anda tehdit almaya başlayacaktı.
İnönü’nün korkusu 22 Ağustos’ta gerçek oldu. SSCB ve Almanya dışişleri bakanları Molotov ile Ribbentrop iki devlet arasında saldırmazlık antlaşması imzaladılar. Böylece Almanya, doğu sınırını garantiye almış oldu. 1 Eylül’de Polonya’ya saldıran Hitler, Stalin’in kendisine karşılık vermeyeceğinden emindi. Zaten ilerleyen dönemde, 22 Ağustos antlaşmasının, Almanya ve SSCB’nin Polonya’yı paylaşmasına dair gizli hükümleri de olduğu ortaya çıkacaktır.
Avrupa’da manzaranın toz duman içinde olduğu ve Ankara’da endişelerin had safhaya yükseldiği bir zamanda Haham Levinger’in mektubu Cumhurbaşkanı İnönü’ye ulaştı.
Mektubunun başında kendisini Kudüs’te Tapınak Duvarı’nın yanında oturan 73 yaşında bir haham olarak tanıtan Levinger “diktatör hırsızların dünyayı harbe sürükleyeceklerini ve hırsızlıkla çok adam öldüreceklerini epey evvelden bildiğini” iddia etmekteydi. “Yılanları ortadan kaldırmak için her millet vazifesini yapmaya uğraşıyor. Fenalığı kaldırmaya çalışıyor. Büyük Britanya gibi demokratlarla beraber, öldürücü bir hayvan düşmanla karşı karşıya bulunuyorlar” şeklinde yazan Haham, İngiltere Kralı’nın başarısı için dua ettiğini ifade etmekteydi.
Mektubuna “Talmud’da yazılmış olduğu gibi: İnsanların Kralların Kralına duaları Mukaddes Garbi Duvardan geçmelidir. Bunun için orada ellerimi açıp, gözyaşlarımı döküp, Allah’a dua ediyor ve en Büyüğün yardımı için kana kana ağlıyorum” cümleleriyle devam eden Haham Levinger, Cumhurbaşkanı İnönü’den, “askerî ve dinî merasimler yapmasını kabul etmesini” rica ediyordu. İnönü ailesine “her daim gece yarısında” dua etmek için Cumhurbaşkanı İnönü’nün ve eşinin isimlerini de bilmesi gerektiğini mektubuna ekleyen Haham “aldığı parayı zavallı fakirlere ve babasız çocuklara dağıttığını” da yazmayı ihmal etmemekteydi.
Yazanın kimliği kadar, muhtevası itibarıyla da epey ilginç olan bu mektup ekim başında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ulaştı. Haham mektubuna bir fotoğrafını ve kendisinin gerçekten “Talmud’u insanlığa hakkıyla öğreten Allah-korkusu olan bir kişi olduğuna şahitlik edecek” Avrupalı ve Amerikalı hahamların listesini de eklemişti.
Avrupa’daki savaş genişlerken Türkiye’nin, İngiltere ve Fransa ile uygun şartlarda bir ittifaka girmesi için çalışmalar sürmekteydi. İtalya her an savaşa dâhil olabilirdi. 17 Eylül’de Polonya’yı işgale başlayan SSCB’nin Türkiye’ye karşı mevcut tavrını devam ettirmesinin -1925 anlaşmasından başka- bir garantisi yoktu. Türk ordusunun, olursa bir Alman saldırısına karşı dayanması mümkün değildi. Savaşın kısa ve Türk sınırlarından uzakta sürmesi Ankara’daki herkesin temennisiydi. Sonbaharın kasveti artarken, savaş da derinleşiyordu. İşte böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı İnönü, “senin için dua edeyim” diyen Levinger’in mektubunu okudu ve Başbakan Refik Saydam’a, Haham’a olumlu cevap verilmesi talimatını iletti.
Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Hasan Şükrü Adal, 27 Ekim 1939’da siyasal tarihimizin en ilginç talimatlarından birini, Kudüs Konsolosu’na yolladı. Mutad olanın hilafına, Dışişleri Bakanlığı üzerinden değil doğrudan doğruya konsolosluğa giden talimatta şunlar yazmaktaydı:
“Kudüs’ten isim ve adresi aşağıda yazılı zât tarafından Reisicumhurumuza sunulup Riyaseticumhurdan Sayın Başvekile tevdi buyurulan mektupta; Reisicumhurumuzun isim ve soy adları ile Muhterem refikalarının isimleri sorulmaktadır. Sayın Reisicumhurumuzun ve refikalarının isimlerinin aşağıdaki şekilde kendisine bildirilmesini ve yine makamınıza gönderilen beş İngiliz lirasının mektup sahibine tesviyesini rica ederim. İstediği isimler: Mevhibe İnönü, İsmet İnönü.”
Kendisi, eşi ve Türkiye için “Kralların Kralına” dua etsin diye Cumhurbaşkanı İnönü’nün beş İngiliz altını yolladığı Haham Levinger gerçekten dua etti mi, ettiyse neler diledi bilmiyorum. Beş İngiliz altınının Cumhurbaşkanı’nın şahsi hesabından mı, örtülü ödenekten mi gittiğine dair de arşivde bir kayıt bulamadım.
Kullanıcı dostu modern bir arama sistemiyle herkese hizmet sunan Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığımızın zengin koleksiyonunda kim bilir araştırmacılar için daha ne ilginç belgeler var. Arşiv yöneticilerimize ve çalışanlarımıza araştırmacılarımıza destekleri için yürekten teşekkür ediyorum.
Bir büyük teşekkür de, Diplomatik Arşiv’deki Filistin belgelerini Devlet Arşivlerine devrederek araştırmacıların hizmetine sunulmasını sağlayan Dışişleri Bakanı’mız Sayın Mevlût Çavuşoğlu’na.