Türkiye-İsrail ilişkilerinin “normalleşmesi” beklentisinin oluştuğu bu günlerde, İsrail’in Türkiye’ye uluslararası alanda verdiği ilk desteğin hikâyesini ve sebeplerini, doğrudan İsrail arşiv belgelerine dayanarak anlatacağım. Muhtemelen bunları ilk kez okuyor olacaksınız.
Türkiye 1951-52 dönemi için BM Güvenlik Konseyi üyeliğine aday olmaya karar vermişti. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Selim Sarper tarafından New York’ta yürütülen seçim kampanyasının önemli konularından biri de İsrail’in desteğinin alınmasıydı. Zira hariciyemiz -o zaman da- biliyordu ki, İsrail’in önemli bir lobi gücü bulunmaktadır.
İsrail arşivinde yer alan 5 Haziran 1950 tarihli ve İsrail’in ABD Büyükelçisi Eliahu Elath tarafından Selim Sarper’e yollanan mektuptan anlaşıldığı kadarıyla, Türkiye’nin destek talebine İsrail hükûmeti olumlu yaklaşmıştı. İsrail’in BM Daimi Temsilciliğinde görevli diplomat Moshe Tov ve İsrail’in New York Başkonsolosu Arthur Lourie’ye Latin Amerika ülkelerinin ve ABD kamuoyunun Türkiye için desteğinin alınmasına yardımcı olmaları talimatı verilmişti.
12 Haziran’da bu defa İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Abba Eban Sarper’e yolladığı mektupta şunları yazıyordu: “İsrail Dışişleri Bakanlığı, BM İsrail Daimi Temsilciliğine bir telgraf göndererek, Türkiye’nin Güvenlik Konseyi adaylığını sadece desteklemekle kalmamız, olumlu bir sonuç alınması için mümkün olan en etkili adımları atmamız talimatını vermiştir. Hükûmetim Yakın Doğu’dan Arap olmayan bir ülkenin üyeliğe seçilmesinin temin edilmesinde çok güçlü bir çıkar görmektedir.”
Aynı mektupta Eban, “ABD Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçerek Türkiye’nin üyeliği için destek isteyebileceğini; Moshe Tov’un Latin Amerika ülkelerini iknaya çalışabileceğini ve çok yakın temasta oldukları New York Times, New York Herald-Tribune ve Washington Post gazetelerinin editörlerine mümkün olan en güçlü tesiri yapabileceklerini” ifade ederek, Sarper’den bunlardan hangilerini uygun gördüğünü kendisine bildirmesini rica etti.
19 Temmuz 1950’de Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Selim Sarper İsrail Daimi Temsilciliğine resmî bir mektup yazarak, “Güvenlik Konseyinde Mısır’ın süresinin dolmasıyla boşalacak olan Orta Doğu ülkeleri için tahsis edilen bir üyelik için Türkiye’nin aday olduğunu” bildirdi. Mektupta, “İsrail’in Türkiye’ye tam desteğinin” memnuniyet uyandıracağı ifade edilmekteydi. Sarper’in sözünü ettiği “tam destek”, Eban’ın üç önerisine de olumlu bakıldığı anlamını taşıyordu.
Temmuz sonunda Sarper’in yardımcısı Adnan Kural, BM İsrail Daimi Temsilciliği ile temasa geçerek Türkiye’nin İsrail’den beklentisini en net şekilde ifade etti. İsrail Dışişleri Bakanlığı arşiv belgelerinde yer aldığı şekliyle Türkiye İsrail’den iki somut destek istemekteydi. Birincisi, Amerikan basınında Türkiye’ye ilişkin olumlu haberlerin yer almasının temin edilmesi. İkincisi, özellikle Latin Amerika’da yer alan devletlerin Güvenlik Konseyine üye seçiminde Türkiye’ye oy vermeye ikna edilmeleri.
Kural’ın ilettiği taleplere, Tel Aviv’den gelen talimatla sıcak yaklaşan İsrailli diplomatlar New York Times gazetesinin BM muhabiri Thomas Hamilton ile temasa geçerek, gazetede Türkiye’nin adaylığı hakkında olumlu yorumlar içeren haberler çıkmasını sağladılar. Türkiye’nin adaylık kampanyası sırasında gazetede Türkiye’yi destekleyen iki haber yer aldı. Başkonsolos Arthur Lourie’nin temasları sonucunda seçimden hemen önce New York Times, İsrail ile barışa yanaşmadıkları sürece Güvenlik Konseyinde bir Arap devletinin yer almaması gerektiğini savunan bir makale yayınlandı.
Açıkça anlaşılabileceği gibi İsrail’in Türkiye’yi desteklemesinin sebebi bir sempati meselesi değildi. Mısır’ın ya da bir başka Arap ülkesinin Güvenlik Konseyine girmesini istemiyorlardı. Bunu da Türkiye’den saklamıyorlardı.
Latin Amerika ülkelerinin desteğinin alınması konusunda İsrailli diplomatlar Türk meslektaşlarına çeşitli taktikler verdiler. Bu ülkelere “Türkiye’nin demokratik dünya için önemini” ve “Araplardan farklılığını” anlatmalarını tavsiye ettiler. Yine İsrail arşivindeki bir belgeye göre, “Türkiye’nin Latin Amerika ülkelerine yolladığı sıradan bir resmî destek mektubu dışında herhangi bir kampanya yürütmediği vehmine kapılan New York’taki İsrailli diplomatlar, sekiz Latin Amerika büyükelçisiyle (Bolivya, Brezilya, Meksika, Guatemala, Şili, Peru, Venezuela, Uruguay) bire bir temasa geçtiler, onların kişisel desteğini ve hükûmetlerine tavsiyede bulunacakları garantisini aldılar. Söz konusu diplomatların isimlerini de 20 Temmuz tarihli bir mektupla Kural’a ilettiler.”
İsrail daha da ileri bir adım atarak, seçimden hemen önce İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından gerçekleştirilen Latin Amerika turu esnasında, Türkiye’nin üyeliği için destek de istedi. Bu da yetmedi, bizzat İsrail Dışişleri Bakanlığı Latin Amerika Dairesi tarafından kaleme alınan İspanyolca “Türkiye, Bir Demokrasi Modeli” başlıklı makalenin Latin Amerika basınında yer almasına çalışıldı. Konuyla ilgili 20 Aralık tarihli bir İsrail raporunda, “12 Latin Amerika ülkesinin Türkiye’ye oy vermesinde geniş ölçüde İsrail sorumludur” ifadesi yer almaktadır.
Nihayetinde, çoğunluğu elde edemediği ilk turdan sonra Türkiye 7 Ekim 1950’de yapılan seçimin ikinci turunda, Latin Amerika ülkelerinin de oyunu alarak, Güvenlik Konseyine ilk kez seçilmiş oldu. Sarper ve Kural’ın kendilerine hararetli teşekkürlerini İsrailli diplomatlar Tel Aviv’e derhâl ilettiler.
Arşivimizdeki İsrail’le ilişkilere dair belgeler yakında açılırsa -inşallah- bu hikâyenin Türk Dışişleri versiyonunu da yazma fırsatı bulacağız.