Türkiye ile ABD arasında varılan mutabakata göre salı günü öğleden sonraya kadar terör örgütü PKK-YPG’nin Güvenli Bölge’yi terk etmesi gerekiyor. ABD’nin son dört yıldır teröristlere verdikleri silahlar yine aynı mutabakat gereğince toplanacak. 32 km derinliğinde ve Suriye-Irak sınırına kadar uzanan Güvenli Bölge’nin denetimi de Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılacak.
Sahadaki gücünü, diplomatik müzakere masasına da yansıtan Türkiye’nin kazandığı büyük başarı iki gündür dünya basınında yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Suriye’nin kuzeyiyle ilgili olarak dört hususu dile getirmişti:
1- 32 km derinliğinde bir Güvenli Bölge’nin oluşturulması;
2- Terör gruplarının bu bölgenin dışına çıkarılması;
3- Teröristlere ABD tarafından verilen silahların toplanması;
4- Yerlerinden edilmiş Suriyelilerin Güvenli Bölge’ye yerleştirilmeleri…
Ankara ile Washington’un ilk üç madde üzerinde anlaşmış olmaları, kısa süre içinde dördüncü maddenin de hayata geçirilebileceğini gösteriyor.
Türkiye’nin elde ettiği bu başarıyı sabote etmek isteyenler muhakkak çıkacaktır. 40 yıllık ömründe, Türkiye’ye düşmanlık etmek isteyen her ülkeye kendini kullandırtan PKK’yı diri ve kullanıma hazır tutmak için birçok ülke çaba içinde. Barış Pınarı Harekâtını, Türkiye’nin Kürtlere karşı bir hamlesi olarak sunanlar, PKK’yı bundan sonra da kullanmayı sürdürecekler. PKK’ya ilave olarak, ABD’nin kısmen çekildiği bir alanda DEAŞ’ı da tekrar organize edip, hem Türkiye’ye hem de sahadaki diğer aktörlere karşı kullanma hevesinde olan ülkeler de mevcut.
Ankara Mutabakatından sonra Suriye’nin kuzeyinde yeni bir safhaya geçildi. Bu dönemin siyasi ve güvenlik manzarası, Barış Pınarı Harekâtı öncesinden farklı. Bir kere, ABD çekiliyor. İkincisi, Rus güçleri ve onların desteklediği rejim, boşalan alanın bir bölümüne yerleşiyor. Üçüncüsü, düne kadar ABD’nin kullandığı PKK-YPG, rejimle uzlaşma arayışı içinde. Dördüncüsü, Güvenli Bölge’nin büyüklüğü, teröristlerden arındırılması ve Türkiye tarafından denetleneceği ABD tarafından kabul edilmiş durumda…
Hem teröristlere karşı mevcut kazanımların kalıcılaştırılması, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği yerinden edilmişlerin ülkelerine dönmelerinin temini için söz konusu yeni siyasi tabloyu dikkate alarak güncellenmiş bir strateji gerekiyor.
Bu güncellenmiş en az beş temel unsur yer alabilir:
1- Şayet teröristler Güvenli Bölgeyi tamamen boşaltırlar ise salı gününden sonra bu alanın tamamının Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ne şekilde kontrol altında tutulacağı.
2- Barış Pınarı Harekâtı’nda müessir olarak yer alan Millî Suriye Ordusu’nun, Güvenli Bölge’nin dış sınırlarının denetiminde ya da meskun mahallerin iç güvenliğinin sağlanmasında nasıl bir rol alacakları.
3- Rusya’yla, Rusya aracılığıyla da rejimle, Güvenli Bölge’nin terörden arındırılması ve yerinden edilmiş Suriyelilerin geri dönüşlerinin yöntemi konusunda nasıl bir diyalog yürütüleceği.
4- DEAŞ’la mücadele konusunda ABD ile yeni dönem iş birliğinin parametrelerinin ne olacağı.
5- Suriye’nin siyasi geleceği için yürütülen çalışmalarda, Güvenli Bölge’ye yerleştirilecek Suriyelilerin durumunun ne şekilde ele alınacağı…
Bu arada, Türkiye’nin sahada ve diplomasi masasında kazandığı başarının yanı sıra mutlaka zikredilmesi gereken bir husus daha var: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun önderliğinde ve koordinesinde yürütülen, harekâtın iletişim başarısı. Türkiye Barış Pınarı sırasında daha önce hiç olmadığı kadar uluslararası medya alanında görünür oldu. Savunma ağırlıklı ve sadece ithamlara cevap veren tarz tamamen bir kenara bırakılarak, proaktif bir iletişim stratejisi kurgulandı. Mükemmel yabancı dil konuşan uzmanlarımız uluslararası medyada sıklıkla yer aldı. ABD ve AB ülkelerinin önde gelen gazetelerinde Türkiye’nin amaçlarını anlatan haber ve görüşlere çokça yer verildi. Etik dışı engelleme faaliyetlerine rağmen, sosyal medya çok etkin şekilde kullanıldı…
Serdar Karagöz’ün kanal koordinatörlüğünde TRT-World tüm dünyaya objektif habercilik dersi verdi; ürettiği bilgi yüklü sosyal medya içerikleriyle büyük beğeni topladı. Bu akşam başlayacak ve bir hafta devam edecek olan TRT-World Forum’da da, dünyanın dört bir yanından gelen uzmanlar yeni dönemin uluslararası kriz ve iş birliği konularını tartışırlarken, bir yandan da Barış Pınarı Harekâtı ve sonrası hakkında doğrudan bilgilenme imkânı bulacaklar.
Suriye’nin kuzeyindeki yeni safhada da, iletişimin profesyonelce yapılacağından hiç kuşku duymuyorum.