Son günlerde basın organlarında ve bilhassa sosyal medya mecralarında Lozan Antlaşması’nın 100 yıl için yapıldığı ve süresinin 2023’te dolacağı şeklinde bazı görüşler yer alıyor.
Lozan’ın süresinin ne zaman biteceği sorusuna cevap ararken biri genel diğeri özel iki hususa eğilmekte fayda var. İlki uluslararası antlaşmaların nasıl ve ne zaman sona erdiği, diğeri ise Lozan anlaşmalar sisteminin ne olduğu hususları…
Uluslararası hukukta antlaşmaların ancak belli şartlarda sona ereceği düzenlenmiştir. Bunlardan biri antlaşmanın buyruk kurala (Jus cogens) aykırı olması durumudur. Yapışı sırasında genel uluslararası hukukun emredici bir kuralıyla çelişen her antlaşma batıl olduğu gibi, sonradan ortaya çıkacak yeni bir emredici kuralla çelişen her antlaşma da batıldır. Mesela, kuvvet kullanmanın ya da köle ticaretinin henüz yasaklanmadığı bir dönemde devletler arasında yapılan ve bu konularla ilgili antlaşmalar, söz konusu eylemlerin uluslararası hukukta yasaklanmasıyla birlikte geçerliliklerini kaybetmişlerdir.
Antlaşmaları sona erdiren bir diğer durum, antlaşmanın yapılışını gerekli kılan durumun ortadan kalktığı imkânsızlık hâlidir. İki devlet arasında birbirlerinin ülkelerindeki azınlıkların mübadelesini öngören bir anlaşmanın yapıldığını varsayalım. Mübadele gerçekleşip de, her iki ülkede de mübadeleye tabi başka kimse kalmayınca anlaşma sona ermiş olur.
Üçüncü durum, uluslararası şartların köklü şekilde değişmesinin antlaşmanın devamını imkânsız kılmasıdır. Latince karşılığı olan rebus sic stantibus ilkesi olarak da bilinen bu durum, uluslararası antlaşmalar hukukunun esaslarından olan ahde vefa ilkesinin istisnasını oluşturur. Bizi de ilgilendiren bir örnek Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin, şartların köklü şekilde değiştiğini ileri süren Türkiye’nin davetiyle toplanan konferansta imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ortadan kalkmasıdır.
Başka bir durum, antlaşma hükümlerinin taraflardan birinin ya da tümü tarafından köklü şekilde ihlal edilmesiyle antlaşmanın geçerliliğini yitirmesidir. Mesela iki devlet arasındaki saldırmazlık antlaşması, bu devletler arasında savaş çıkmasıyla tabiatıyla nihayete erer.
Antlaşmalar, imzacı tarafların karşılıklı anlaşmasıyla da sona erebilir. Sona erdirilen anlaşmanın yerine yeni birinin yapılması da şart değildir.
Son olarak, antlaşmanın ne zaman ya da ne şekilde sona ereceğine ilişkin bir hüküm antlaşma metninde yer alıyorsa, o süre sonunda antlaşma ortadan kalkar. Mesela 1925 tarihli Türk-Sovyet Tarafsızlık ve Saldırmazlık Anlaşması, iki devlet arasında 1935’te akdedilen protokole göre Kasım 1945’e kadar sürecekti. Taraflardan biri Mayıs 1945’e kadar diğerine anlaşmayı uzatmak istemediğini bildirdiği takdirde, anlaşma kendiliğinden ortadan kalkacaktı. Nitekim 19 Mart 1945’te Türkiye’ye bir nota veren SSCB, anlaşmanın uzamasını istemediğini bildirmiş ve Kasım 1945 itibarıyla bu anlaşma hükmünü kaybetmiştir…
Antlaşmaların sona erişiyle ilgili bu genel bilgilerden sonra Lozan anlaşmalar sisteminin ne olduğuna bir göz atalım. Kamuoyundaki yaygın kanaatin aksine Lozan anlaşmaları, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’ndan ibaret değildir. Aynı tarihte Lozan’da, Boğazlar Rejimine İlişkin Sözleşme, Türkiye-Trakya Sınırına İlişkin Sözleşme, Yerleşme ve Yargı Yetkisine İlişkin Sözleşme de imzalanmıştır. Bu metinlere imza atılmadan aylar önce 30 Ocak’ta yine Lozan’da Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi imzalanmıştı. Bu metinlere ek olarak taraflar arasında protokol ya da mektup teatisi yoluyla hüküm kazanmış başka uluslararası hukuk metinleri de Lozan anlaşmalar sisteminin bir parçasını oluşturmaktaydı.
Lozan anlaşmalarının ya da özel olarak Lozan Barış Antlaşması’nın herhangi bir yerinde taraflar arasında akdedilen metinlerin 100 yıl sonra geçerliliğini yitireceğine dair bir ifade bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Lozan belgelerinden olup 2023’te yürürlükten kalkacak bir metin yoktur.
Bununla birlikte, Lozan anlaşmalar sistemi içinde yer alan metinlerin bir bölümü tamamen bir bölümü ise kısmen, bu yazının başında yer alan gerekçeler çerçevesinde zaman içinde münfesih duruma gelmiştir. Mesela, Hatay’ın 1939’da Türkiye’ye katılmasıyla, Lozan Barış Antlaşması’nın 3. Maddesinde düzenlenen ve 1921 tarihli Türk-Fransız anlaşmasına dayandırılan Suriye sınırına ilişkin düzenleme hükümsüz hâle gelmiştir. Keza, Antlaşma’nın 26. Maddesinde, Türkiye’nin millî sınırlarını tanımayı kabul ettiği bazı devletler tarihsel süreçte yok olmuştur. Mesela bugün Sırp-Hırvat-Sloven devleti diye bir devlet bulunmamaktadır. Anlaşmanın 29. Maddesinde, Fransız uyruğuna sahip Faslı ve Tunuslulara verilen haklardan söz edilmektedir ki, bu devletler bağımsızlığını kazandıktan sonra söz konusu hükümler de anlamsızlaşmıştır…
Bu türden örnekler çoktur. Merak eden okurlar internetten anlaşma metinlerine erişip bakabilir. En bariz değişiklik yukarıda da zikrettiğim, Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin yerini Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin almasıdır…
Sonuç olarak, Lozan anlaşmalar sisteminde yer alan metinlerin hükümlerinin bir bölümünün imza edildikleri zamandan bu yana meydana gelen gelişmeler sebebiyle ortadan kalktığı, bir bölümünün ise aynen geçerliliğini sürdürdüğü aşikârdır. Lozan Barış Antlaşması’nın 2023’te tamamen sona ereceği doğru değildir.