Kasım ayındaki ara seçimlerden sonra yeniden şekillenen ABD’nin yasama organı Kongre çalışmalarına geçen hafta başladı. Konuya dair haberlerde genellikle öne çıkan hususlardan biri Kongre’nin her iki kanadında da rekor sayıda kadının üye olduğuydu. Temsilciler Meclisi’nde 102, Senato’da 25 kadın üye yer aldı. Ayrıca, yeni Kongre’de Kur’ân-ı kerim üzerine yemin eden iki Müslüman üyenin, iki Kızılderili üyenin çok sayıda Latin ve Afrika kökenli üyenin yer aldığı da haberlere yansıdı. Bu yönleriyle ‘tarihî’ nitelikte olduğu söylenen 116. Kongre’nin dinî çeşitliliğiyle ilgili bir raporu Pew Araştırma Şirketi hazırladı.
Rapora göre, yeni Kongre, üyelerin dinî mensubiyetleri açısından daha önce hiç olmadığı kadar çeşitlilik arz etse de, üyelerin çok büyük bir çoğunluğu Hıristiyanlardan oluşuyor. Ama bu noktada ilginç bir veri söz konusu: Temsilciler Meclisi üyelerinin %86,2’si, Senato üyelerinin ise %82’si Protestan veya Katolik mezhebine mensup. Halbuki ABD resmî verilerine göre, ABD nüfusu içinde bu iki Hıristiyan mezhebine mensup olanların oranı %67,3. Yani bu iki mezhebin Kongre’de temsil oranı, ABD nüfusundaki paylarından neredeyse %25 daha fazla. Diğer taraftan ABD nüfusunun yaklaşık %1,9’u Yahudilerden oluşuyorken, Yahudi üyelerin Temsilciler Meclisi’ndeki oranı %6, Senato’daki oranı ise %8. Müslümanların ABD nüfusu içindeki oranı yaklaşık %1 iken, Temsilciler Meclisi’ndeki 3 Müslüman üye toplam üye sayısının sadece %0,7’sini oluşturuyor. Senato’da ise hiç Müslüman üye yok. Son olarak, ABD halkının %23’ü kendisini ateist, agnostik ya da dinî açıdan belirsiz şeklinde tanımlarken yeni Kongre’de sadece 1 üye dinî bir mensubiyeti olmadığını açıkça dile getiriyor.
Araştırma şirketi Kongre üyelerinin dinlerini daha da derinlemesine inceleyerek, Hıristiyan üyelerin hangi kiliselere mensup olduklarını da gözler önüne sermiş. Bu bilgiler de gerçekten çarpıcı. Baptist, Methodist, Anglikan, Presbiteryen, Luteryen gibi önde gelen Protestan kiliselerine mensup Amerikalıların oranı %27 iken, Kongre’de bunların temsil oranı ise %36,2. Bu kiliselerin Evanjelik Hıristiyanlığın omurgasını oluşturmakta olduklarını gözden kaçırmamak lazım…
Tablo böyle ama biraz daha derine inerek, partiler açısından üyelerin dinî dağılımı konusuna baktığımızda, “Tarihin En Çeşitlilik Gösteren Kongresi” nitelemesinin aslında koca bir balondan ibaret olduğunu görüyoruz! Zira, Kongre’nin 252 Cumhuriyetçi üyesinden sadece 2’si Hıristiyan değil, Yahudi. Cumhuriyetçi Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin arasında Müslüman, Budist, Hindu bulunmuyor. Bu açıdan bakılınca 2’si hariç tüm “gayrihıristiyan”ların aslında Demokrat Parti’ye üye olduğu görülüyor.
Dolayısıyla ABD Kongresi’nin genelinde bir dinî çeşitlilikten söz etmek mümkün değil. Olsa olsa Demokrat Parti içinde bir çeşitliliğe vurgu yapılabilir. Ama bu niteleme bile zorlama olacaktır. Çünkü ABD seçmeninin içinde kendisini “Demokrat Parti’ye yakın” olarak tanımlayanların %57’si Hıristiyanken, Kongre’deki Demokratların %78’i kendisini Hıristiyan olarak tanımlıyor. Amerikan Cumhuriyetçi seçmeninin ise %82’si kendisini Hıristiyan olarak tanımlarken, Kongre’deki Cumhuriyetçilerin %99’u Hıristiyan. Bilhassa bu son veri her iki partinin de kendilerine oy veren seçmenlerin dinlerini Kongre sandalyelerine yansıtmadıklarını açıkça ortaya koyuyor.
Pew’in Kongre ve din araştırmasının sonuçları böyle. Bir de ırksal dağılıma göz atalım. ABD nüfusu içindeki beyaz ırka mensup erkeklerin oranı %38 iken, yeni ABD Senatosunun %71’i, Temsilciler Meclisi’nin ise %60’ı beyaz erkeklerden oluşuyor. Bir önceki Kongre’ye göre beyaz erkek sayısında önemli düşüşler olsa da, hâlen ABD genel nüfusu içindekinden çok daha fazla oranda bir temsil buldukları ortada. Bu arada dinî dağılım için de benzerini gördüğümüz bir durum burada da geçerli. Cumhuriyetçi Senato üyelerinin %82’si, Temsilciler Meclisi üyelerinin ise %88’i beyaz erkek. Aynı rakam Demokratlar için %63 ve %41…
Yeni ABD Kongresinin neden “tarihî” olduğuyla ilgili yorumlarda işaret edilen konulardan biri de “rekor sayıda Latin kökenli”nin Kongre’ye girdiği şeklinde. Temsilciler Meclisi’nde 36, Senato’da ise 4 Latin kökenli var. Halbuki 57,5 milyon nüfusa sahip olan ABD’deki Latin kökenlilerin toplam nüfus içindeki payı %17,8. Şayet bu oran hakkaniyetli şekilde Kongre dağılımına yansımış olsaydı, Temsilciler Meclisi’nde 77, Senato’da ise 18 Latin kökenlinin olması gerekirdi. Dolayısıyla Latin kökenlilerin “rekor sayıda” olduğu doğru ama olması gerekenden yarı yarıya az temsil ediliyorlar.
ABD temsilî demokrasisinin yeni Kongre’ye yansıması bu. Yasama organının ABD halkını ne kadar temsil ettiğinin yorumunu size bırakıyorum.