2018 yılı G-20 toplantıları yarın Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te başlıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı liderler zirvesi ise cuma ve cumartesi günleri yapılacak. G-20’nin ana gündemini her zaman olduğu gibi küresel ekonomik gelişmeler oluşturuyor. Üye ülkelerin ekonomi ve maliye bakanları 2008’de ABD’den başlayarak tüm dünyayı saran mali kriz dalgasının onuncu yılında krizin ne ölçüde aşıldığını tartışacaklar.
Maliye ve ekonomi bakanlarının toplantılarıyla eş zamanlı yapılacak ihtisas toplantılarında ise ağırlıklı olarak yolsuzlukla mücadele, istihdamın artırılması, eğitimin yaygınlaştırılması, enerji alanındaki gelişmeler ve iklim konuları ele alınacak.
Başladığı günden itibaren G-20 toplantıları hep ekonomik konularla öne çıksa da, son yıllarda katılımcıların çoğu bu alanın dışındaki başlıkları da tartışıyor. Buenos Aires’teki G-20 toplantılarının konularına baktığımızda neredeyse gündemin dörtte üçünün ekonomi dışı konulardan oluştuğunu görüyoruz. Bu kapsamda 2012’deki G-20 toplantısında oluşturulan T-20 grubunda akademisyenler ve düşünce kuruluşları yer alıyor. Y-20 grubu 2010 yılında, gençliğin dünya meselelerine bakış açısını yansıtmak için oluşturulmuş. W-20 grubu G-20’ye kadınların sorunlarını gündeme taşımaya çalışıyor. C-20 sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşuyor. B-20 ise iş dünyasının önde gelen liderlerini bir araya getiriyor. Bu yönüyle bakıldığında G-20 toplantılarının dünyanın en önemli fikir ve tartışma platformlarından biri hâline gelmeye başladığı söylenebilir.
Yine de, G-20 denildiğinde ilk akla gelen dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bir araya geldiği zirve toplantıları. Elbette liderler sadece ekonomi konuşmuyorlar. Son yıllarda en fazla odaklandıkları konuların başında terörizmle mücadele, uluslararası güvenlik ve nükleer silahların yayılması geliyor. Arjantin’deki zirvede de dünya liderlerinin en fazla odaklanacakları konular arasında ABD’nin İran’a uygulamaya başladığı yaptırımlar, Suriye’nin durumu, uluslararası terörizmle mücadele ve Kuzey Kore’nin nükleer programının son durumu var…
Bu zirvenin en popüler konu başlığı ise Suudi Arabistan’ı temsilen Buenos Aires’te bulunacak olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın temasları olacak. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinden sonra haftalardır dünya basınının gündeminden düşmeyen veliahtla ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in görüşeceği kesinleşti. Veliaht’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da görüşme talebinde bulunduğu haberlere yansıdı. Görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ise henüz bilmiyoruz.
Arjantin toplantısıyla G-20 ülkeleri 13. kez bir araya gelmiş olacak. Bu kadar kapsamlı ve önemli konuların ele alındığı bir oluşumun hâlen bir uluslararası örgüt yapısına kavuşmamış olması ilgi çekici. Başladığı günden itibaren merkezî bir sekretaryası ve kendine ait bir personeli olmayan G-20’nin organizasyona ilişkin tüm çalışmaları toplantılara ev sahipliği yapan ülkeler gerçekleştiriyor. G-20 ülkeleri, bu platformun ‘gayri-resmî’ bir yapıda devam etmesinden yanalar. Zira aksi takdirde, karar alma mekanizmalarının nasıl çalışacağı, alınacak kararlara uyulmaması durumunda ne gibi müeyyideler uygulanacağı ve bunların nasıl yapılacağı gibi temel problemleri yaşamak istemiyorlar. Hâlihazırda Birleşmiş Milletler teşkilatı gibi tüm ülkelerin temsil edildiği bir uluslararası örgütte bile etkili bir karar alma süreci işletilemiyorken, G-20’de de aynı engellerin ortaya çıkması kaçınılmaz. Hele BM’nin etkin şekilde işlemesini engelleyen ülkelerin çoğunun G-20 üyesi olduğu göz önünde bulundurulursa, bu hâliyle devam etmesinin daha iyi olacağı bile söylenebilir.
Keşke G-20 toplantılarında BM’nin reforme edilmesi konusu da ele alınsa da, küresel adaletin temin edilmesinde en büyük sorumluluğu üstlenmiş olan bu teşkilat mevcut mefluç hâlinden kurtarılabilse.