Sokakları tam teçhizatlı askerler tarafından kapatılıp, Harem-i şerife girişler engellense de, Mescid-i Aksa’da cuma namazının kılınmasına izin verilmese de, Kubbet-üs Sahra muhasara altında olsa da, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Altında açılan sözde arkeolojik çalışma amaçlı tünellerle mukaddes mekânların duvarları çatlatılsa da, meczup kisvesine bürünen fanatik teröristler Mescid-i Aksa’yı kundaklamaya yeltense de, 1.500 silahlı militan Harem-i şerifin avlusunda zafer naraları atsa da, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Kadınların, çocukların üstüne gerçek mermiler sıkılsa da, kuytuya çekilen gençlerin kolları bacakları sopalarla kırılsa da, yaşlılar sakallarından tutulup sürüklense de, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Gazze dünyanın en büyük açık cezaevine dönüştürülse de, Ramallah’ın iradesi rehin alınmış olsa da, Eriha, Beytüllahim, Nablus, Cenin, Kalkilya, Tulkerim beton duvarların ardına hapsedilse de, Kudüs Filistin’in başkentidir.
El Halil sokaklarında Filistinlilerin üzerine kızgın yağlar dökülse de, hazreti İbrahim’in mekânında sabah namazı kılanlar kurşun yağmuruna tutulsa da, çarşı, pazar, okullar, hanlar kapatılsa da, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Filistinlilerin topraklarına, su kuyularına el konulsa da, bağları, bahçeleri imha edilse de, işgal edilen yerler yasa dışı Yahudi yerleşimine açılsa da, ırkçı hastalıklı zihinler ‘Arapları kamyonlara doldurup Ürdün’e yollayacaklarını’ söyleseler de, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Dört milyondan fazla Filistinli, yurtlarından sürülmüş olsa da, Lübnan’dan, Ürdün’den, Mısır’dan, Suriye’den, Körfez’den Filistin’e geri dönmeleri bugün için mümkün değilse de, Zeytindağı’ndan Kubbet-üs Sahra’yı doya doya seyretmek onlar için artık tatlı bir hayal olsa da, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Knesset bir tane değil bin tane ‘Kudüs İsrail ülkesinin ebedi başkentidir’ yasası çıkartsa da, İsrail başbakanları Filistinlilerin hiçbir zaman Kudüs’e sahip olamayacaklarına dair yeminler etseler de, Birleşmiş Milletler uluslararası hukuka rağmen kafasını kuma gömse de, Kudüs Filistin’in başkentidir.
ABD, büyükelçiliğini Kudüs’e taşısa da, adıyla alakası olmayan Arap Birliği iki satırlık kınama kararı çıkartamasa da, birbirleriyle didişmekle pek meşgul melikler, emîrler, şeyhler, krallar, prensler ‘Kudüs Filistin’in başkentidir’ diye haykırmıyorlarsa da, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Her Filistinliye potansiyel terörist muamelesi yapılsa da, mavi kimlik kartını kaybeden Kudüslünün doğduğu yere girişine izin verilmese de, hasbelkader İsrail kimliğini almış olan Araplar hayatları boyunca ikinci sınıf vatandaş muamelesi görseler de, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Bu necip milletten başka kimsenin geceleri uykusu kaçmasa da, Erdoğan’dan başka hiçbir lider Mescid-i Aksa ve Filistin davasına sahip çıkmasa da, Türkiye’den başka hiçbir devlet İsrail’e ‘Sen ne yapıyorsun? Kendine gel!’ diyemese de, Kudüs Filistin’in başkentidir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın surlarını tamir ettirip, Yafa Kapısı’na ‘Lailahe illallah İbrahim Halilullah’ levhasını astırdığı, şehrin Hıristiyan sakinleri arasındaki kutsal yerler anlaşmazlığına dair davalarının Osmanlı divanında görüldüğü, Siyonizmin kurucusu Theodore Herzl’in cazip tekliflerine rağmen II. Abdülhamid Han’ın bir tek taşını vermediği Kudüs, Filistin’in başkentidir.
Lawrence’ın kışkırttığı kabilelerin isyanıyla arkadan vurulan Osmanlı ordusunun 100 yıl önce 1917’de tahliye etmek zorunda kaldığı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 70 yıl önce 1947’de aldığı kararla ne Araplara ne Yahudilere bıraktığı ama özel yönetim altına soktuğu, 50 yıl önce 1967’de İsrail’in işgal ettiği, 30 yıl önce 1987’de sokaklarından İntifada’nın yükseldiği Kudüs, Filistin’in başkentidir.
Kubbet-üs Sahra Miraç’ın nişanesidir,
Beyt’ül Makdis Müslümanların ilk kıblesidir,
Zeytindağı Türk’ün Kudüs’e muhabbetinin müşahididir,
KUDÜS FİLİSTİN’İN BAŞKENTİDİR!