Netanyahu’ya şimdilik elektronik pranga takıldı – Türkiye Gazetesi (24.11.2024) Bu yazıda sesli dinleme seçeneği mevcuttur.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Kerim Han, İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarttı. Kararın gerekçesini Savcı Han yaptığı yazılı açıklamada şu cümlelere izah etti:

“Uluslararası Ceza Mahkemesi hâkimleri, Netanyahu ve Gallant’ın, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanmak şeklindeki ‘savaş suçunu’ ve cinayet, zulüm ve diğer insanlık dışı eylemlerden oluşan ‘insanlığa karşı suçları’ doğrudan fail olarak ve başkalarıyla birlikte hareket ederek işlediğine inanmak için makul gerekçeler bulunduğunu tespit etmiştir. Mahkeme ayrıca, her ikisinin de amir olarak sivillere yönelik saldırıları kasten yönetmek şeklindeki ‘savaş suçundan’ sorumlu olduklarına inanmak için makul gerekçeler bulmuştur.”

Roma Statüsü’nün 86. Maddesine göre, Statü’ye imza atan tüm devletlerin bu tutuklama kararına göre hareket etme zorunlulukları bulunuyor. Statü’ye taraf olmayan devletlerin bu kararı uygulama zorunluluğu olmamakla birlikte, UCM imzacı olmayanları da uygun şekilde hareket etmeye çağırıyor. BM Güvenlik Konseyinin, UCM’nin yakalama kararına dayanarak bir karar alması durumunda, alınan karar imzacı olmayan devletler için de zorunluluk hâline gelecektir. Mevcut şartlar altında, BM Güvenlik Konseyinin -ABD’nin vetosu sebebiyle- böyle bir karar alması mümkün değil.

Bugün itibarıyla UCM’nin zorunlu yargı yetkisini tanıyan 124 imzacı devlet var. AB üyelerinin tamamı ve İngiltere de imzacılar arasında yer alıyor. Kanada, Norveç, Avustralya, Yeni Zelanda, Arjantin, Brezilya, Japonya, Güney Kore gibi uluslararası siyasette öne çıkan devletler de UCM’nin tutuklama kararını uygulamak zorunda.

Netanyahu ve Gallant’ın işledikleri suçlardan mahkûm olabilmeleri için mutlaka mahkeme önüne çıkarılmaları gerekiyor. Roma Statüsü, gıyabi yargılama usulünü kabul etmiyor. Statü’nün 63. Maddesine göre, “tutuklamalar olmadan yargı süreci gerçekleşemez, UCM yargıçları suçluluk veya masumiyet konusunda bir karar veremez ve mağdurlar dinlenemez.”

Bu bilgiler dikkate alındığında, UCM’nin kararı sonrasında 4 durum ortaya çıkıyor:

Birincisi, Netanyahu insanlığa karşı işlediği suçlar sebebiyle hakkında tutuklama kararı alınan ilk üst seviyeli İsrailli yönetici oldu. İster yakalansın ve mahkûm olsun ister adaletten kaçsın, bu gerçek hiçbir zaman değişmeyecek. Netanyahu’nun adı UCM’nin internet sayfasındaki “hakkında tutuklama kararı alınanlar” listesine eklenecek, yıllık raporlarında yer alacak, Roma Statüsü’ne taraf devletlerin kolluk kuvvetlerine “gördüğünüz anda yakalayın” talimatıyla aktarılacak.

İkincisi, Netanyahu ve Gallant kendilerine tutuklanmama garantisi lütfedecek, bir avuç devlet dışında, hiçbir yere seyahat edemeyecekler. Ayaklarına elektronik pranga takılmış ve ev hapsine mahkûm edilmiş zanlılar gibi ancak kendi ülkelerinde rahat dolaşabilecekler. Diğer yandan, UCM’nin “tutuklama kararlarının nasıl uygulanacağı” hakkındaki el kitabına göre, imzacı devletler Netanyahu ve Gallant’ın hareketlerine dair ellerindeki tüm verileri UCM’yle paylaşacaklar ve zanlıların yakalanabilmesi için her türlü yardımı yapacaklar. Bu kişiler, ülkelerinin dışına çıkmaya kalktıklarında, bindikleri uçakların seyahat güzergâhındaki ülkeler hava sahalarını kapatabilecekler.

Üçüncüsü, UCM’nin kararına uygun hareket edecek Güvenlik Konseyi dışındaki BM organları, uzmanlık ajansları ve uluslararası kuruluşlar Netanyahu ve Gallant’ın bir an önce adalet önünde hesap vermeleri için tüm ülkelere çağrı yapan kararlar alabilecekler. BM Genel Kurulu, bu iki savaş suçlusu UCM’ye teslim edilene kadar İsrail’e siyasi, ekonomik ve ticari yaptırımlar uygulanması yönünde tüm ülkelere tavsiye kararı alabilecek.

Dördüncüsü, UCM’nin Netanyahu ve Gallant hakkındaki kararı, Güney Afrika’nın başvurusu ile BM’nin bir organı olan Uluslararası Adalet Divanında (UAD) devam eden ve Türkiye’nin de müdahil olarak yer aldığı İsrail’e karşı soykırım davası açısından da büyük önem taşıyacak. UCM savcısının topladığı deliller, UAD tarafından da mutlaka dikkate alınacaktır. İnsanlığa karşı suç işleyen kişileri yargılayan UCM’nin faaliyetleri, insanlığa karşı suç işleyen İsrail Devleti’ni yargılayan UAD’ın nihai değerlendirmesine de hiç şüphesiz etki edecektir.

Ama tüm bunların ötesinde başka bir şey daha var. Soykırımcılara, daha fazla masumu katletmeleri için silah verenler, onları cesaretlendirenler, “Devam et. Arkandayım” diyenler işlenen suçlara ortak değil mi?