Birleşmiş Milletler “Gelecek Zirvesi” – Türkiye Gazetesi (22.09.2024)Bu yazıda sesli dinleme seçeneği mevcuttur.

Birleşmiş Milletlerin 79. Genel Kurul çalışmaları ay başında başladı. Yarından itibaren üye devletlerin temsilcileri BM Genel Kuruluna hitaplarını gerçekleştirecekler. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 24 Eylül Salı günü BM kürsüsünden tüm dünyaya seslenecek. Erdoğan’ın konuşmasında en çok vurgu yapacağı konu hiç kuşkusuz Filistin’de devam eden soykırım olacak.

Başlıca kuruluş amaçları dünyada barış korumak, güvenliği temin etmek ve insanlık onurunun zedelenmesini önlemek olan BM’nin Filistin’de olup bitenler karşısında elleri kolları bağlı. Genel Kurul toplandığı sırada İsrail ile Lübnan arasında yeni bir savaşın da eşiğine gelinmiş durumda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce katıldığı BM Genel Kurul açılışlarında defalarca dile getirdiği gibi, BM sistemi baştan aşağı yenilenmedikçe ve Güvenlik Konseyi’nin daimî üyelerinin veto gücü ellerinden alınmadıkça gelecekte de aynı tabloyu seyretmeye devam edeceğiz. Beş daimî üyeden birinin koruyucu kanatları altında yer alan herhangi bir ülke, hiçbir yaptırımla karşılaşmadan uluslararası hukuku hiçe sayarak insanlık onurunu çiğnemeye devam edecek. Zaman zaman da bu beş üyeden biri uluslararası hukuku bizzat ihlal edecek.

Filistin’in üye devlet olarak ilk kez temsil edileceği Genel Kurul çalışmalarında İsrail’in yasa dışı eylemlerine karşı çok güçlü bir dayanışma ortaya konulacak. Nitekim BM’nin Filistin Özel Oturumu üyelerinin görüşünü sorduğu BM Uluslararası Adalet Divanı 19 Temmuz 2024’te açıkladığı raporda, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu, hiçbir BM üyesinin İsrail’in yasa dışı eylemlerine destek olmaması gerektiğini, başta BM olmak üzere hiçbir uluslararası aktörün İsrail’in oldubittilerine hukuki geçerlilik kazandırmaması gerektiğini ifade etti. Bu görüş üzerine, BM Genel Kurulu 18 Eylül’de Filistin’de devam eden yasa dışı İsrail eylemleri hakkında bugüne kadarki en kapsamlı kararlarından birini alarak, İsrail’i işgali bir an önce sona erdirmeye davet etti.

Biliyoruz ki, bu güçlü karar da İsrail’i durdurmayacak. Soykırımdan suçlu bulunsalar da İsrailli yöneticiler “dokunulmazlık zırhı” giymiş oldukları düşüncesiyle, alınan kararlara gözlerini kapayarak Filistin topraklarındaki acımasız işgallerini sürdürecekler. Filistin’de zulmü durdurmanın, dünyanın dört bir köşesinde mazlumlara nefes aldırmanın, gerçek manada küresel barışı ve güvenliği temin etmenin yolu BM’nin, uluslararası hukuku ihlal edenler üzerinde -ayrım gözetmeksizin- yaptırım gücü olmasından geçiyor.

Dünya liderlerinin Genel Kurul’a hitapları öncesinde BM’de bir önemli toplantı daha yapılacak. Gelecek Zirvesi başlıklı bu toplantıda dört oturum hâlinde üye devletlerin temsilcileri görüşlerini dile getirecekler. Oturum başlıkları: “Küresel yönetişimi dönüştürmek ve sürdürülebilir kalkınma için 2030 gündeminin uygulanması”; “Uluslararası barış ve güvenlik için çok taraflılığın geliştirilmesi”; “Ortak dijital geleceğe doğru: Kapsayıcılığın güçlendirilmesi”; “Gelecek şimdi başlıyor: Küresel sistemin mevcut ve gelecek nesiller için güçlendirilmesi…”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu panellerden İkincisinde söz alarak, uluslararası barış ve güvenlik için küresel çapta neler yapılması gerektiğini sıralayacak.

Fidan’ın konuşacağı panelde yer alacaklar için BM üç soru yöneltmiş: “BM Şartı ve uluslararası hukuka dayalı çok taraflı iş birliği nasıl yeniden canlandırılabilir ve geliştirilebilir?” “Üye devletler, uluslararası yönetişim mekanizmalarını güçlendirmek ve barışla güvenliği dünya çapında sağlamak için neler yapabilirler?” “Uluslararası toplum ‘zarar verme’ ilkesine saygı gösterilmesini nasıl teminat atına alabilir?”

Aslında BM tek bir soru sormak istemiş: “Ben asli vazifelerimi nasıl ifa edebilirim?”

79. Genel Kurul başlarken, BM kendi çaresizliğinin ve etkisizliğinin çok iyi farkında. Dönüşüm ihtiyacı had safhada. Küresel barışın temin edilebilmesi için, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” cümlesinde ifadesini bulan kapsayıcı ve adil bir Güvenlik Konseyi reformundan başka bir yol yok.