Avrupa Birliği 2023 yılı Türkiye raporunda, Dışişleri Bakanı’nın AB dışişleri bakanlarının gayriresmî toplantısına davet edileceği ifade edilmişti. Bu davet geldi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan söz konusu toplantıya katılmak için Brüksel’e gidecek. Böylece çok uzun bir aradan sonra Türkiye ve AB temsilcileri bir masa etrafında toplanmış olacaklar.Türkiye’nin AB’den beklentileri net: Dokuz yıldır dondurulan müzakere sürecinin yeniden başlamasını, yeni fasılların açılmasını, Gümrük Birliğinin güncellenmesini, vizenin kaldırılmasını, özellikle enerji, ulaştırma ve ekonomi gibi konularda siyasi diyalog mekanizmalarının canlandırılmasını istiyoruz.AB’nin Türkiye’den beklentileri de net: Müzakerelerin canlandırılabilmesi için 2006’da getirdikleri Kıbrıs şartının yerine getirilmesini, ilerleme raporlarında dile getirdikleri siyasi adımların atılmasını ve başta Terörle Mücadele Kanunundakiler olmak üzere çeşitli hukuki düzenlemelerin yapılmasını istiyorlar. AB’nin bu beklentileri taraflar arasında yeni bir diyalog kurulmasının ön şartı değil, müzakerelerin ilerleyebilmesinin ön şartı. Dolayısıyla Türkiye AB Konseyi’nin olumlu kararının alınmasını temin edecek bazı adımlar atmadan müzakerelerin yeniden başlaması mümkün olmayacak. Elbette müzakerelerin başlaması, başarıyla sonuçlanacağının ve Türkiye’nin AB’ye üye olacağının garantisi değil.Temmuz 2005’te imza atmış olduğu ve Gümrük Birliğini yeni katılan tüm üyelere genişletmeyi taahhüt ettiği protokolde yer alan Kıbrıs Cumhuriyeti ibaresinin mevcut Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olarak değerlendirilemeyeceğini Brüksel’e bildiren Ankara bu tutumundan vazgeçmeyecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını tamamen göz ardı eden Avrupa Birliği’nin dayatmacı yaklaşımının Türkiye’de karşılık bulması söz konusu değildir. Hâl böyle olunca AB tarafının da Gümrük Birliği’nin Güney Kıbrıs’a teşmil edilmemesi durumunda bazı müzakere fasıllarının açılmayacağına dair 2006 tarihli Konsey kararını kaldırması beklenemez. Fransa’nın ve Güney Kıbrıs’ın aldıkları tek taraflı kararlarla birlikte değerlendirildiğinde hâlihazırda zaten müzakerelere açılabilecek sadece dört fasıl bulunmaktadır. Başka bir deyişle, gayriresmî dışişleri bakanları toplantısından sonra AB Konseyi Türkiye ile müzakerelere yeniden başlamaya karar verse bile zaten üzerinde görüşme yapılabilecek alan çok daralmış durumdadır.
Kaldı ki, ilerleyen dönemde diğer fasıllar da müzakereye açılsa bile bunların geçici olarak kapanması ve ardından müzakerelerin tamamen sonuçlandırılması için tüm üyelerin oy birliği gerekmektedir. AB’nin genişleme politikası, her üyenin kendi iç hukuk süreçlerine göre yeni katılan ülkenin üyeliğinin onaylanması zorunluluğunu içermektedir. Bu da müzakere süreci sıkıntısız işlese bile son kertede tüm üyelerin Türkiye’nin katılımını tek tek onaylamasını zorunlu kılmaktadır. Her üyenin kendi önceliklerine göre Türkiye’den çeşitli beklentileri olacağı ve bu beklentiler karşılanmadan üyeliğe onay vermeyecekleri açıktır.
Hâl böyle olunca Brüksel’le -sonucu tam üyelik olan- yapıcı bir mekanizmanın kurulması uzak bir ihtimal olarak bile değerlendirilemez. Son 9 yıl içinde “pozitif gündem” adı altında ilişkilere yeniden ivme kazandırması umut edilen bazı teşebbüsler olmuş ama bunların tümü neticesiz kalmıştı. Bugün için Türkiye’nin beklentisi de zaten bu değildir. Ankara hiç olmazsa AB’nin daha önce söz verdiği ama sonradan şarta bağladığı gümrük birliği ve vize konularında adım atmasını istemektedir. Tam üyelik ve müzakerelerin yeniden başlaması konularından bağımsız olarak bu iki alanda somut ilerlemelerin gerçekleştirilebilmesine odaklanmak gerekir. Şayet bu iki alandaki problemlerin aşılması yönünde bir ilerleme olursa, bu durumun Türk ekonomisi üzerinde de pozitif etkisi olacaktır.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sadece Türkiye açısından değil, Türkiye’de yatırımları olan ya da yatırım yapmak isteyen Avrupalı müteşebbisler açısından da önemlidir. Bu sebeple, Türk özel sektörünün AB’deki muhataplarıyla iş birliği hâlinde AB üyelerinin hükûmetleri nezdinde çalışma yapması hayatidir. Geçmişte bu tür çalışmaların olumlu sonuçlar verdiğini unutmamak lazım.