Son 30 yıllık dönemin en zor yılını geride bıraktık. Fakat problemler bir önceki yılla birlikte kalmadı. 2023 küresel siyasetin daha fazla ısınacağı, belki de büyük hesaplaşmanın öncü sarsıntılarının artacağı bir yıl olmaya aday.
2022’ye damgasını vuran gelişme şüphesiz Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı oldu. 11 aydır dünya gündeminde en çok konuşulan kişilerin başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geliyor. 2022 Rusya’ya üç miras bıraktı: 1-Moskova’nın konvansiyonel askerî gücünün yetersizliği gerçeğini tüm dünya gördü.
2- Ne kadar etkisiz olurlarsa olsunlar, yaptırımlar Rusya’yı daha da yalnızlaştırdı. 3- Alternatiflerin çoğaldığı bir ortamda, enerji kaynaklarının çok etkili bir silah olarak kullanılamayacağı anlaşıldı.
2023 Putin için karar yılı olacak. Ya bugüne kadarki yaklaşımını değiştirerek ve bazı “tavizler” vererek Ukrayna’yla barış masasına oturacak ya da savaşı derinleştirerek krizin daha da uluslararasılaşmasına yol açacak. ABD ve Ingiltere, Ukrayna’nın Rusya ile barış müzakerelerine başlamasını engellemek için ellerinden geleni yapacaklar. Zira bu savaş devam ederse, orta vadede Rusya’nın çok büyük zarara uğrayacağını düşünüyorlar. Rusya’nın yıpranması için de 2023 boyunca çalışmaya devam edecekler.
Türkiye, krizin başladığı andan itibaren takındığı hayırhah tarafsızlık politikasıyla bölgede barışa hizmet eden tek ülke oldu. Türkiye sayesinde açılan tahıl koridoru milyonlarca Afrikalıyı açlıktan kurtardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki liderle de görüşebilen tek devlet başkanıydı. Türkiye taraflar arasında yegâne diyalog platformu olmayı sürdürdü. 2023’te de muhtemelen öyle olacak.
2022 ABD’de ise ara seçim yılıydı. İki yıllık icraatını bir tür güvenoyuna sunan ABD Başkanı Biden -Cumhuriyetçilerin beklentilerinin aksine- büyük bir hezimete uğramadı. Her ne kadar Temsilciler Meclisinde çoğunluğunu kaptırmış olsa da ekonomik alanda almış olduğu önlemlerin halkta olumlu karşılık bulduğu görüldü. Bu yıl her iki partide de 2024’te yapılacak seçimler için başkan adaylarının isimleri yavaş yavaş konuşulmaya başlanacak. Biden bir kez daha aday olmayacak. Şayet ara seçimde darbe almış olsaydı, sağlık durumunu gerekçe göstererek koltuğundan çekilip, görevi Başkan Yardımcısı Harris’e devredebilirdi. Şimdi ise 2024 sonuna kadar -sağlığı el verirse- başkanlığa devam edeceği anlaşılıyor. Silik bir performans sergileyen Harris’in başkanlık yarışına girmesini Amerikan siyaseti uzmanları beklemiyor. Demokratların içinden kimlerin sivrilmeye başlayacağını 2023’te göreceğiz.
Cumhuriyetçi cenahta ise adaylığını açıklayan ilk kişi olan eski Başkan Trump hem yargıyla karşı karşıya hem de ara seçimlerde açıkça desteklediği adayların başarısızlığının gölgesinden kurtulmaya çalışıyor. Tvvitter’ın yeni sahibi Elon Musk’ın 2023 boyunca yapacağı “ifşaatlar” Trump’ın yeniden Cumhuriyetçilerin başkan adayı gösterilmesinde belirleyici faktörlerden biri olacak gibi gözüküyor.
Diğer yandan 2022 Avrupa Birliği için Ukrayna krizinin şekillendirdiği bir yıl oldu. Pandeminin ve Brexit’in olumsuz sonuçlarını gidermeye çalışırken, diğer yandan da enerji ve tahıl konularında ortaya çıkan zorluklar Avrupa başkentlerini meşgul etti. Almanya’daki “trafik lambası” koalisyonunun 100 milyar avroluk savunma sistemleri satın alınacağını açıklaması büyük şaşkınlığa yol açtı. Geçmişteki tecrübelerden hareket eden bazı “Almanya karşıtı” AvrupalI yorumcular, Almanya’nın silahlanmasının AB için felaket olabileceği değerlendirmelerini yaptılar. Güçlü bir Alman ordusu olmadan, Rusya’nın AB için daha büyük tehdit oluşturacağını söyleyenler de oldu. AB’nin bir diğer kurucu ülkesi İtalya’da aşırı sağcı Giorgia Meloni’nin başbakanlık koltuğuna oturması, başta Fransa olmak üzere birçok ülkede hoşnutsuzluğa sebep oldu. AB’nin Batı Balkanlar açılımı İtalya’nın AB içindeki gücünü su yüzüne çıkartsa da özellikle kuzey ülkelerinin hassasiyetleri tırmanmaya devam etti.
Ukrayna gelişmeleri NATO’yu da derinden etkiledi. Aslında 2022, NATO’nun 2030 Stratejisi için uzmanlarca hazırlanan taslağın tartışılacağı ve Madrid Zirvesi’nde onaylanacağı yıl olacaktı. Bunun için 2 yıldır hazırlık yapılıyordu. Tam bu yönde bir propaganda (kamu diplomasisi) atağı başlatılmıştı ki, Ukrayna savaşı çıktı. Taslak Stratejik Konsept’te yer alan çoğu başlık anlamını kaybetti. Haziranda kabul edilen yeni konsept Rusya’yı en büyük tehdit hatta düşman ilan ediverdi. İki kutuplu dünya düzeni anlayışına dönülmüş, son derece güvenlikçi bir metin ortaya çıktı. İsveç ve Finlandiya’nın Ittifak’a üyelik başvuruları ve Türkiye’nin bu iki ülkenin terörle iltisakına dair itirazları da 2022’nin önemli playlarındandı. 2023’te bu iki İskandinav ülkesinin üye olup olamayacağı, verdikleri sözleri ne ölçüde tutacaklarına bağlı kalmaya devam edecek.
Yılın son ayında Moskova’da Türkiye ile Suriye arasında üst düzey görüşmelerin yapılması 2022 boyunca yaşanan “yumuşama” sürecinin bir sonucuydu. 2023’ün ilk yarısında Suriyelilerin dönüşünün başlaması için somut şartlar oluşmaya başlayabilir.
Türk Konseyi’nin sadece sosyo-kültürel bir “kulüp” olmaktan çıkıp, uluslararası alanda giderek daha somut iş birliklerine imza atan bir teşkilata dönüşmesi için 2022’te atılan devasa adımlar, 2023’te de meyvelerini vermeyi sürdürecektir.
İsrail’de Netanyahu’nun yeniden iktidara gelmesi, Türkiye-İsrail ilişkilerinde başlamış olan normalleşme sürecini tehlikeye soktu. Netanyahu’nun Filistinlilere, Filistin topraklarına ve Kudüs’e yönelmiş ilk hamlesinde ilişkiler hızla gerilmeye başlayacaktır.
Yıl boyunca süren ve yıl sona ererken bir kez daha gündeme gelen Yunanistan’ın Ege ve Doğu Akdeniz’deki provokatif eylemleri, muhtemelen önümüzdeki aylarda da sürecek. Yunanistan’ın Ege’de kara sularını 6 milin ötesine taşımaya kalkması Türkiye açısından hâlâ savaş sebebi olmayı sürdürüyor.
Maalesef yeni bir yıla geçince tertemiz bir sayfa açılmıyor. Sadece yeni yılda değil her zaman Türk ve İslam âlemine huzur, istikrar, birlik ve dayanışma diliyorum.